ÖZET
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmuştur. Dosya incelenmiş ve gereği konuşulup düşünüldükten sonra Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararı şu şekilde olmuştur:
Davanın Özeti
Davacı, Sayıştay Başkanlığı’nın 2008, 2009 ve 2010 yıllarına ait denetimleri sonucunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında çalışan personele fazla ikramiye ödemesi yapıldığının tespit edildiğini belirtmiştir. Bu fazla ödemenin tazmin edilmesi talep edilmiştir. Davalının ise bu ödemenin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararı
Mahkeme, yapılan ödeme konusunda davalının hatayı kolayca anlayamayacağı ve hatalı ödemenin Sayıştay tarafından yapılan inceleme sonucunda ortaya çıkarıldığını belirterek, davanın süre aşımı nedeniyle usulden reddine karar vermiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Görüşü
Başsavcılık, kamu zararının tahsiline ilişkin mevzuat hükümlerine değinerek, davalıya yapılan fazla ödemenin hatalı ödeme kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, bu nedenle Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, davalının zamanaşımı def’inin dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Kararı
Dava, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olarak çalışan davalıya, Sayıştay denetimi sonucunda fazla ödendiği belirlenen ikramiye tutarının, Türk Borçlar Kanunu’nun 77 ila 82 maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir. TBK’nın 82. maddesinin birinci fıkrasına göre, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı kurumun 2008 ve 2009 yıllarına ait hesaplarını inceleyen Sayıştay tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olarak çalışanlara fazladan yapıldığı belirlenen ödemelerin tazminine karar verildiği görülmüştür. Yapılan bu açıklamalar ışığında, davacı kurumun fazladan ödediği bedeli talep etme hakkının, davalıya yapılan fazla ödeme tutarının belirlenerek maaşından kesinti yapılmaya başlandığı tarihte başladığı ve iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hükmün kanun yararına bozulması talebi reddedilmiştir.
Sonuç
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hükmün kanun yararına bozulması talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
XXX/XXX/2020 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.
İLGİLİ KARAR
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi XXX/XXX E. , XXX/XXX K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Sayıştay Başkanlığının 2008, 2009 ve 2010 yıllarına ait hesaplarında icra ettiği denetimler neticesinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında çalışan personele 2560 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin (d) fıkrası doğrultusunda ikramiye ödemesi yapılırken 375 sayılı KHK’nın 1/A maddesi hükmüne aykırı hesaplama neticesinde fazla ödeme yapıldığının tespiti ile oluşan kamu zararının tazminine karar verildiğini, kararların kesinleşmesi üzerine yapılan kurum içi araştırmada davalıya 2008 ve 2009 yıllarında toplam 2.626,37 TL fazladan ikramiye ödemesi yapıldığının tespit edildiğini, yapılan bildirime rağmen davalının herhangi bir ödeme yapmadığını ileri sürerek; 2.626,37 TL’nin Sayıştay Kanununun işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; alacağın zamanaşımına uğradığını, diğer taraftan aynı konu ile ilgili olarak idare mahkemesinde açılan davanın lehine sonuçlandığını, davaya konu ödemenin yapılmasında kusurunun veya davacı kurumu yanıltmasının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; yapılan ödeme konusunda davalının kolayca anlayabileceği kadar açık bir hatanın mevcut olmadığı, bu nedenle aynı konuda idareyi haberdar etmesinin de söz konusu olamayacağı, hatalı ödemenin ancak Sayıştay tarafından yapılan inceleme sonucunda ortaya çıkarılabildiği, diğer taraftan hatalı ödeme yapılmasına davalının gerçek dışı beyanı veya hilesinin yol açtığı yönünde delilin bulunmadığı dikkate alındığında, süre aşımı nedeniyle davacı kurumun davalıya yaptığı ödemenin geri ödenmesini talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71 inci maddesinde, kamu zararının nasıl tahsil edileceği hususunun açıklandığı, Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde ilgilinin “Kendisine yersiz veya fazla ödeme yapılan gerçek ve/veya tüzel kişi ya da kişiler” olarak tanımlandığı, dava konusu alacağın konusunun, idarenin ödenen ikramiyenin hesabına taban ve kıdem aylıklarının dâhil edilerek ödemede bulunulması suretiyle davalıya yapılan fazla ödemeler olduğu, dava konusu fazla ödemenin idarenin bir şart tasarrufuna dayanmadığı, salt hatalı ödemeden kaynaklandığı, kaldı ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun XXX/XXX/1984 tarihli ve XXX/XXX E. XXX/XXX K.sayılı kararında, “… Danıştay İçtihatı Birleştirme kararının idare tarafından yapılan tüm ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları tüm hatalı ödemelerin idare tarafından gerek ödeme yapılan kişilerden, gerekse ödemeyi yapan görevlilerden geri alınamaması gibi bir sonuç doğar ki, idareyi işlemez ve iş görmez bir duruma sokacak olan böyle bir sonucun hukukça savunulması mümkün değildir. Bu nedenler İçtihadı Birleştirme Kararının dışında kalan ve herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemelerinin, idare tarafından Borçlar Hukukunun haksız iktisap kurallarına dayanılarak geri istenebileceğinin kabulü gerekir ” denildiği, bu durumda, dava konusu hatalı ödemenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77-82 (BK’nun 61-66) maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılarak ve ayrıca davalının zamanaşımı def’inde bulunduğu hususu da dikkate alınarak, oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olmasının doğru bulunmadığını ileri sürerek; hükmü, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına temyiz etmiştir.
Dava, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışan davalıya, Sayıştay denetimi sonucunda fazladan ödendiği belirlenen ikramiye tutarının, TBK’nın 77 ila 82 maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
TBK’nın 82 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
İki yıllık zamanaşımı süresi, hak sahibinin, mal varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ondan önceki noksan bilgiler ve tahminler bu sürenin başlangıcına esas olamaz.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı kurumun 2008 ve 2009 yıllarına ait hesaplarını inceleyen Sayıştay tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışanlara fazladan yapıldığı belirlenen ödemelerin muhasebe yetkilisinden tazminine karar verildiği, 2008 yılı denetimine dair verilen tazmin kararının XXX/XXX/2014 tarihinde, 2009 yılı denetimine dair verilen tazmin kararının ise XXX/XXX/2013 tarihinde kesinleştiği, akabinde davacı kurumun belirlemiş olduğu fazla ödeme tutarını davalının maaşından taksitler halinde
kesinti yapmaya başladığı, bu nedenle davalı tarafından kurum aleyhine Ankara 16. İdare Mahkemesinde açılan davada, ilgili mevzuat uyarınca 2004 sayılı kanun uyarınca ilamlı icraya başvurabileceği halde doğrudan kesinti yapmak suretiyle alacağın tahsili yoluna gidilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı kurum tarafından yapılan kesinti işlemin iptali ile tahsil edilen tutarın davalıya iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı kurumun fazladan ödediği bedeli talep etme hakkının, davalıya yapılan fazla ödeme tutarının belirlenerek maaşından kesinti yapılmaya başlandığı tarihte başladığı, talep hakkının başladığı bu tarih ile işbu davanın açıldığı tarih arasında TBK’nın 82 nci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.
Şu durumda, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hükmün kanun yararına bozulması talebi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hükmün kanun yararına bozulması talebinin REDDİNE, gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, XXX/XXX/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.