Sayıştay Genel Kurulunun 12.02.1981 tarih ve 4107/1 sayılı kararında,
“Sayıştay denetimine giren idare ve kurumların saymanlık hesaplarının incelenmesi sonunda saptanan mevzuata aykırı ödemelerden genel bütçeli dairelere ilişkin bulunanların, vergi kesintileri düşüldükten sonra kalan tutarlar üzerinden; katma bütçeli dairelerle diğer kuruluşlara ilişkin olanların ise, bütçelere gider olarak kaydedilen kesintisiz tutaralar üzerinden hesaplanması gerektiğine…” şeklinde karar verilmiştir.
Kamu İdaresi Türü | Belediyeler ve Bağlı İdareler |
Yılı | 2015 |
Dairesi | 6 |
Karar No | 42654 |
İlam No | 46978 |
Tutanak Tarihi | 4.12.2019 |
Kararın Konusu | Personel Mevzuatı ile İlgili Kararlar |
Konu: Memur personeline mevzuata aykırı olarak ikramiye ödenmesi.
2-194 sayılı ilamın 2. maddesi ile, … Genel Müdürlüğü’nün memur personeline mevzuata aykırı olarak ikramiye ödenmesi sonucunda …TL’ye verilen tazmin hükmünün, 10.10.2018 tarih ve 45130 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. Maddesiyle tasdikine karar verilmiştir.
Genel Müdürlük adına …(Gn. Md.) ile …(Gn. Md Yrd.), ilamda harcama yetkilisi sıfatıyla sorumlu tutulan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … gerçekleştirme görevlisi olarak sorumlu tutulan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ile diğer sorumlular …, …, … ile .’in vermiş oldukları aynı mahiyetteki karar düzeltme dilekçelerinde özetle;
4325 sayılı “… Kanun”un 1. Maddesinde ” …elektrik ve havagazı ve … elektrik hizmetlerini görmek üzere bu şehirler belediyelerince (…Elektrik ve Havagazı İşletme Müessesesi) ve (… Elektrik İşletme Müessesesi) adlarıyla birer müessese kurulur. Bu müesseseler, hükmi şahsiyeti haiz olmak ve adı geçen belediyelere bağlı bulunmak üzere birer umum müdürlük veya müdürlük tarafından bu kanunda yazılı esaslara ve hususi hukuk hükümlerine göre idare edilir.” Hükmünün yer aldığını,
Kanunun 13 Maddesinde ” Müesseselerin elde edecekleri her türlü gelirlerden sırasıyla:
A) Umumi idare ve işletme masrafları;
B) Satın alma taksitleri karşılığı olarak Hâzineye Ödenecek paralar;
C) Yenileme karşılıkları;
D) Fevkalade masraflarla kar ve zarar hesaplarının muhtemel açıklarım karşılamak üzere (A, B ve C) fıkralarında yazılı paraların çıkarılmasından sonra kalacak bakiyenin %10’u nispetinde ihtiyat akçesi;
E) Gayrisafı gelir üzerinden ayrılacak %5 belediye hissesi;
F) (A, B, C, D ve E) fıkralarında gösterilen paylar ayrıldıktan sonra bakiye kalacak safî hâsılattan %5’i 3460 sayılı kanun hükümlerine göre memuru ve müstahdemin ikramiyesi;
olarak tefrik edilir.
(D) Fıkrasında yazılı %10’lardan birikecek ihtiyat akçası, sermayenin dörtte birini bulduktan sonra bu ad ile para ayrılmaz. Ancak görülecek olan lüzum üzerine bu paradan harcandıkça, dörtte bir nispetini buluncaya kadar bu hesaba hisse ayrılmasına yeniden devam olunur.
Kanunun 24. Maddesinde de, “13 üncü maddenin (F) fıkrasında yazılı yıllık ikramiye belediye reislerinin kararlarıyla işletme müesseselerinin umum müdür veya müdür, memur ve müstahdemlerine maaş ve ücretleri nispetinde ve bir aylık istihkaklarım geçmemek üzere verilir. Bu ikramiyelerin tarife hesaplarında tesiri olmaz. Bu hususta 3659 sayılı kanunun hükümleri caridir.”
4325 SAYILI KANUN YÜRÜRLÜKTE OLUP KURULUŞUN İŞ VE İŞLEMLERİ İLE ÇALIŞANLARIN HAK VE GÖREVLERİNİN BU KANUN ÇERÇEVESİNDE YÜRÜTÜLDÜĞÜNÜ, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun yürürlüğe girmesine rağmen 4325 sayılı Yasa ve ikramiye ödenmesine ilişkin hükmün geçerliliğini koruduğunu, zira 657 sayılı Kanunun Ek Geçici 9. maddesinde; “3659 sayılı Kanunla ek ve değişiklikleri, 2847 sayılı Kanun ile ek ve değişikliklerine tabi olan kurumların (Et ve Balık Kurumu ve Petrol Ofisi dahil) personeli hakkında kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar, söz konusu kanunların ilgili hükümleri ile özel kanunlarındaki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” Hükmü ile ikramiye ödemelerine münhasır olarak Ek Geçici 21. maddesinde 440 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi hükümleri ile 30 ve geçici 7’nci maddesindeki haklar saklıdır.” hükmünün yer aldığını ve bu hükümlerin halen yürürlükte olduğunu,
440 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri İle Müesseseleri Ve İştirakleri Hakkındaki Kanunun Geçici 7 nci maddesinde 3659 sayılı kanuna tabi olup da bu kanun şümulüne girmeyen teşebbüs ve kurumların personeline yeniden düzenlenecek personel rejimleri yürürlüğe girinceye kadar 7244 sayılı kanun esasları ve 3659 sayılı kanunun değişik 13 ncü maddesinin C,E,G fıkralarında gösterilen ikramiye, prim ve temettü ödemelerine devam olunacağının belirtildiğini, 440 sayılı Kanun 2929 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılırken, 2929 sayılı Yasanın Geçici 6/4 maddesinde aynı hükme yer verildiğini, bu Kanunu yürürlükten kaldıran 233 sayılı KHK nın geçici 1 ve geçici 5 nci maddesinin 6 ncı fıkrasında da aynı düzenlemenin yerini koruduğunu, yine 233 sayılı KHK’yı yürürlükten kaldıran 399 sayılı KHK’nın aylık ve ücretler başlıklı 25 nci maddesinde de ikramiye ödemelerine devam edileceği hükmünün tekrarlandığını,
Tüm bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde … Genel Müdürlüğü personeline verilecek ikramiyenin bağımsız olarak 4325 sayılı Kanuna dayandığını ve bu Kanunun yürürlükte olduğu açık olmakla beraber sorgu ve ilamda iddia olunan 657 sayılı DMK ile bu ikramiye ödemesinin kalktığı hususundaki ifadelerin de hukuka uygun bulunmadığını,
Dolayısıyla belirtilen kanun maddeleri çerçevesinde de kuruluşta ikramiye ödemesi yapılmasının kanunlara uygun olduğunu, bu hususa ilişkin aynı minvalde bir değerlendirmenin de Devlet Personel Dairesi Başkanlığının 03.06.2009 tarih ve 8854 sayılı MTA Genel Müdürlüğü için verdiği görüşte yapıldığını, görüşte özetle; sözü edilen kurumların personellerine, ilgili kanunlarda (3659,440,7244 sayılı kanunlar) yapılan atıflarla ödenmesi öngörülen ikramiye ve ücretlerin ödenmesinin Devlet Memurları Kanunu hükümlerine aykırı olmadığını ve ödenmeye devam edilmesi gerektiğinin belirtildiğini,
Ayrıca Danıştay 1 inci Dairenin 06.05.1999 tarih ve K.1999:81 ve E.1999:55 sayılı kararında: “Özel bütçeli kuruluşlarla, büyükşehir belediyelerine bağlı genel müdürlük şeklinde teşkilatlandırılmış kuruluşlar personeline kendi özel kanunları hükümleri çerçevesinde; 399 sayılı Kanun hükmünde Kararnamemin gönderme yaptığı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek geçici 21 inci maddesindeki gönderme nedeniyle uygulama durumunda bulunulan mülga 440 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesi delaletiyle kamu iktisadi kuruluşları personeline de mülga 7244 sayılı Kanun esasları dahilinde yılda iki aylık ücret tutarını geçmeyecek miktarda ikramiye Ödenmesi gerekmektedir.” denilmek suretiyle ikramiye ödemelerinin devam edeceğinin belirtildiğini,
-Temyiz Kurulunun Kararında da bu hususların kabul edildiğini, ancak 666 sayılı KHK 12. Maddesinin 1/ü bendi nedeniyle yürürlükten kalkmasının gerekçe olarak gösterildiğini, oysa 666 sayılı KHK nın … Genel Müdürlüğü ile ilgisinin bulunmadığını,
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İkramiye ödemelerine ilişkin uygulamayı kaldıran 666 sayılı KHK’nın EK 12’nci maddesinde bu hususun 1. ve 2. bentlerde düzenlendiğini,
a- KHK’nın Ek Madde 12-1 -ü Maddesi:
“İlgili mevzuatına göre yılın belirli avlarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınmak suretiyle ödenmekte olan ikramiye ödemelerine ilişkin hükümler,…….. yürürlükten kaldırılmıştır” hükmünün yer aldığını, KHK’nın bu hükmünde mevzuatında yılın belirli aylarında ikramiye ödemesi yapılması öngörülen kurumların bu hükümlerinin kaldırılmasının amaçlandığını, 4325 sayılı … Kanununda yılın belirli bir ayında ödeme yapılmasına ilişkin bir atıf ya da hüküm bulunmadığını,
666 sayılı KHK nın EK 12. maddesinin 2.Bendinde yapılan düzenlemede ise kanunlar, KHK’lar ve bunların maddelerinin tek tek sayılmak suretiyle yürürlükten kaldırma düzenlemesinin yapıldığını, aralarında 2560, 2690, 4046 gibi Kanunların bulunduğunu otuzu aşkın düzenleme içerisinde de 4325 sayılı Kanunun yer almadığını,
Kısaca … Kuruluş Kanununun Ek:12-l-ü bendi kapsamına girmediği gibi, Ek: 12-2 bendinde de sayılan mevzuatlar içinde yer almadığını, başka deyişle …’nun 666 Sayılı KHK’nin EK:12/l-ü ve 12/2 bentlerinde sayılmadığını,
Ayrıca 666 sayılı KHK’nın düzenlenme şekli içerisinde yer alan maddeler tümüyle değerlendirildiğinde kamudaki tüm ikramiyelerin kaldırıldığından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, zira anılan Kararnamenin Ek 12. maddesinin 1/ü bendinde; “ilgili mevzuatına göre yılın belirli aylarında” ödenmekte olan ikramiyeler kaldırılmıştır denildiği halde aynı maddenin 1/n bendinde 399 sayılı KHK’nın 25. maddesinin a fıkrasının ikramiye ödemeye yönelik ikinci paragrafının 2/ğ bendinde de;……. 2560 sayılı kanunun 6.maddesinin 1. fıkrasının d bendinde yer alan “yılda iki maaşı geçmemek üzere verilecek ikramiyelerin miktar ve zamanını belirlemek” ibaresinin kaldırılarak ayıca özel düzenleme olarak belirtildiğini,
Bu kurala bağlama yönteminden de anlaşıldığı üzere, Ek 12’nci maddenin 1/ü bendinin tüm ikramiyeleri kapsamadığını, bu hususun Daire üyesi Sn … in karşı oyunda da belirtildiğini,
Sayın Kurulun kararında yer alan “666 sayılı KHK ile yapılan düzenleme, tek tek sayılmayan veya KHK düzenlemesi aşamasında tespit edilemeyen ikramiyelerin tamamını kapsamaktadır” cümlesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hukuk devleti, kanunilik ilkelerine aykırı olduğu gibi yasama organının Bakanlar Kurulunun yetkilerinin bir başka yer tarafından kullanılması sonucuna götüreceğini,
Kaldı ki 666 Sayılı KHK’nın 12.Maddesinin, 10.10.2013 tarih ve 28791 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 27.12.2012 Tarih ve 2011/138E-2012/205K sayılı Kararıyla iptal edildiğini, dosyaya daha önce sunulan kararlarda “dava konusu ikramiye ödenmemesi işlemine dayanak KHK’nın iptal edilmesiyle işlem dayanağı ortadan kalktığından davacıya ödenmeyen ikramiyelerin faiziyle ödenmesi gerektiğine karar verildiğini,
Temyiz Kurulu Kararında Anayasanın 153. Maddesinde göre Anayasa Mahkemesi yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez hükmünden hareketle iptal edilmiş olmasının eski düzenlemeyi geri getiremeyeceğinin ifade edildiğini,
Antalya Bölge İdare Mahkemesinin 2016/1146E-2016/1523K sayılı kararıyla onanarak kesinleşen Antalya 2. İdare Mahkemesinin 2015/976E-2016/26K sayılı kararında “…yılda iki maaş personele verilecek ikramiyelerin miktar ve zamanını belirlemek düzenlenmiş, ancak söz konusu hüküm 02.11.2011 tarih ve 28013 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 12. maddesinin 2. fıkrasının (9) bendi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte 10.10.2013 tarihiye 28791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 27.12.2012 tarih ve E.2011/139,K.2012/205 sayılı kararıyla 11.10.2011 günlü ve 666 sayılı KHK’nın Ek. 12 maddesinin 2. fıkrasının (9) numaralı bendinin * mali haklara ilişkin hükmün, mevcut veya yeni ihdas edilen ya da bir başka bakanlıkla birleştirilen bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesiyle bağlantılı ve bunların zorunlu sonucu olmadığı, doğrudan mali haklara ilişkin bir düzenleme olduğundan 6223 sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığı dolayısıyla Anayasanın 91. maddesine aykırı olduğu’ gerekçesiyle iptali yönünde karar verilmiştir.
Buna göre dava konusu işlerin dayanağı mevzuatın mali haklara ilişkin olduğu ve yetki kanunun kapsamında bulunmadığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararıyla iptal edildiğinden, dolayısıyla hukuksal dayanağı kalmayan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan davacının dava konusuna ilişkin hukuka aykırılığı saptandığından bu işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıplarının davalı idareye başvuru tarihi olan ………tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte hesaplanarak ödenmesi gerekmektedir. ” şeklinde karar verildiğini,
Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin 2015/657 E.-2016/617 K sayılı kararı, Aksaray İdare Mahkemesinin 2014/558E.2014/961K. Sayılı kararı, Sakarya Bölge İdare Mahkemesinin 2014/2203 E.-2015/1294 K sayılı kararı, Denizli İdare Mahkemesinin 2013/537E- 2013/1107K sayılı kararı, İstanbul 3.İdare Mahkemesinin 2014/441E-2014/2196K sayılı kararı, gibi çok sayıda yargı kararıyla 666 sayılı ilgili hükmün yetki yasasına aykırılık sebebiyle KHK nın Anayasa Mahkemesi Kararıyla iptal edilmiş olması sebebiyle ikramiye ödemelerine davam edilmesi gerektiğinin karara bağlandığını, bu nedenle belirtilen bu gerekçenin de hukuka uygun olmadığını,
666 SAYILI KHK’DA GEÇEN KURUM PERSONELİNE DAHİ İPTAL SONRASI İKRAMİYE ÖDENMESİNE DEVAM EDİLMESİ GEREKTİĞİ HUSUSUNDA YARGI KARARLARI BULUNMASINA RAĞMEN KHKDA GEÇMEYEN KURULUŞTA İKRAMİYE ÖDENMEYECEĞİNİ SÖYLEMENİN HUKUKA UYMADIĞINI,
… Genel Müdürlüğünde çalışan 657 sayılı Kanuna tabi personele bir maaş tutarında ikramiye ödenmesinin 2015 yılı bütçesinde ve bütçe kararnamesinde yer aldığını, Bütçe kararnamesinin Belediye Meclisince kabul edilerek yürürlüğe girdiği dikkate alınmadan ve sorumlular yanlış belirlenerek verilen kararın düzeltilmesi gerektiğini,
5018 sayılı yasanın 71 nci maddesinde; “Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.
Kamu zararının belirlenmesinde;
a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
j)(Mülga:22/12/2005-5436/10md)
g)Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,
Esas alınır. ” hükmünün yer aldığını,
Danıştay İkinci Dairesinin 2010/6877 Esas ve 2010/5117 Kararında,
“5018 sayılı Kanunun kamu zararı kapsamının; kamu kaynakları kullanılarak piyasadan mal ve hizmet satın alınması sırasında fazla ödeme yapılması, idarenin gelirlerinin tahsili sırasında mevzuata aykırı davranılması ve mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması suretiyle yol açılan zararla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ikinci fıkra ile belirlenen kapsam içinde, kamu malına zarar verilmesi, kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kişilere verdikleri zararın kamu tarafından Ödenmek zorunda kalınması ya da mevzuatta ödenmesi öngörülmekle birlikte mevzuatın yorumunda hataya düşülmek veya ihmal ve kasıt yoluyla fazla ödeme yapılması halleri sayılmamıştır, ikinci fıkra bir bütün olarak değerlendirildiğinde “g” bendinde yer alan “mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması” kuralının kapsamının, yine mal ve hizmet alımları nedeniyle yapılan ödemeler sonucu oluşan kamu zararı şeklinde anlaşılması gerekmektedir.” ifadesinin yer aldığını,
Danıştay’ın yukarıda belirtilen kararında memur personele yapılan ödemelerin mevzuata aykırı kabul edilse dahi ödeme yapılan personelden geri alınacağı kabul edilerek kamu zararı oluşturmayacağının belirtildiğini, bu hükümler ve yargı kararı birlikte değerlendirildiğinde, kamu zararından bahsedilebilmesi için, mal ve hizmet alımı nedeniyle yapılan ödemelerde, sorumluların mevzuata veya ihale dokümanına aykırı karar, işlem, eylem veya ihmalleri olması gerektiğini, dolayısıyla, mevzuata dayanarak veya mevzuatın yanlış yorumlanması sonucu memur personele yapılan ödemelerde kamu zararından bahsedilmesinin mümkün olmadığını,
Ayrıca buna ilave olarak, 6085 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelere göre bir harcamaya kamu zararı denilebilmesi için zorunlu şart olan kasıt, kusur ve ihmalden yapılan ödeme işleminde söz etmenin mümkün olmadığını, İdarenin asla kanuna aykırı bir işlem tesis etmek ya da ödeme yapmak gibi bir eylem içerisinde yer almadığını, var olan hukuki düzenleme, mevcut sayısız yargı kararları, Kurumun zarara uğratılmaması gibi hassasiyetler çerçevesinde yapılan işlemde kasıt kusur veya ihmalden söz edilemeyeceğinden, tazmin hükmünün hukuka aykırı olduğunu,
Temyiz duruşmasında belirtildiği üzere ilamda hesap hatalarının da bulunduğunu, bu nedenle de verilen tazmin kararının düzeltilmesi gerektiğini, şöyle ki;
a-İlama dayanak sorguda kuruluşta çalışan memur sayısının %10 una kadar olan kısmına ikramiye verilebileceğinin kabul edildiğini, sorgu bu şekilde yöneltilmiş olmasına rağmen (5216 sayılı yasanın bu hükmünde yılda iki kez olabileceği belirtilmiştir.)Bu orana isabet eden ödeme dahi düşürülmeden tamamına tazmin denildiğini, Kurum personelinin %20 sine yani yapılan ödemenin %20 sine tekabül eden kısmın yasaya uygun olduğunu ortaya koyan bu husus dikkate alınarak çok büyük rakamlar olan ve sorumlular için hayati öneme haiz bu hatanın dahi düzeltilmeden tazmin kararının tasdikinin hukuka aykırı olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini,
b- Sorguda, Daire Kararında ve Temyiz Kurulu Kararında …TL ikramiye ödemesinin tazminine karar verildiğini, tazmin kararındaki bu rakamın brüt ödeme olduğunu, bu miktarın ahizlere ödenmediğini, bu rakamdan damga ve gelir vergisinin kesilerek Maliye Hâzinesine (Vergi Dairesi) yatırıldığını, …TL tutarındaki Damga ve Gelir Vergisi kesintilerinin kamu zararı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de verilen kararda hesap hatası bulunduğunu ve kararın düzeltilmesi gerektiğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmişlerdir.
Başsavcılık mütalaasında;
“…657 sayılı Devlet Memurlarına İkramiye Ödenmesine İlişkin Husus:
Kamu zararının oluştuğuna ilişkin Karara katılınmamakla birlikte; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun 31. Maddesinde; “Kanunların verdiği yetkiye istinaden yönetim kurulu, icra komitesi, komisyon ve benzeri kurul veya komite kararıyla yapılan harcamalarda, harcama yetkisinden doğan sorumluluk kurul, komite veya komisyona ait olur”. hükmü yer almaktadır.
İlamda harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlileri, idare encümen üyeleri ile birlikte sorumlu tutulmuşlardır. Harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlileri 03.03.2015 tarih ve 2015/46 sayılı İdare Encümeni Kararına istinaden söz konusu harcamayı yapmışlardır. Harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin İdare Encümeni Kararını uygulamama yetkileri bulunmamaktadır. Bu nedenle sadece İdare Encümen üyelerinin söz konusu harcamadan sorumlu tutulması açısından tekrar değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Esasa ilişkin değerlendirme ise; 4325 sayılı Kanunu’nun 13 üncü maddesinde; “Müesseselerin elde edecekleri her türlü gelirlerden sırasıyla:
A) Umumi idare ve işletme masrafları,
B) Satın alma taksitleri karşılığı olarak Hazineye ödenecek paralar,
C) Yenileme karşılıkları,
D) Fevkalade masraflarla kar ve zarar hesaplarının muhtemel açıklarını karşılamak üzere (A, B ve C) fıkralarında yazılı paraların çıkarılmasından sonra kalacak bakiyenin % 10 u nispetinde ihtiyat akçesi,
E) Gayrisafi gelir üzerinden ayrılacak % 5 belediye hissesi,
F) (A, B, C, D ve E) fıkralarında gösterilen paylar ayrıldıktan sonra bakiye kalacak safi hasılattan % 5 i 3460 sayılı kanun hükümlerine göre memuru ve müstahdemin ikramiyesi,
olarak tefrik edilir.
G) Yukardaki fıkralarda yazılı masraflar, karşılıklar ve hisseler çıkarılıp geri kalacak safi gelirden genişletme ihtiyatı olarak lüzumlu paralar da ayrıldıktan sonra kalanı belediyeler bütçelerine irat kaydolunur.
(D) Fıkrasında yazılı % 10’lardan birikecek ihtiyat akçası, sermayenin dörtte birini bulduktan sonra bu ad ile para ayrılmaz. Ancak görülecek olan lüzum üzerine bu paradan harcandıkça, dörtte bir nispetini buluncaya kadar bu hesaba hisse ayrılmasına yeniden devam olunur.” denilerek müesseselerin elde edecekleri her türlü gelirin tefrik edileceği alanlar belirlenmiştir.
Anılan hükme göre, Kuruluşlarca elde edilen gelirlerden maddenin A, B, C, D ve E fıkralarında gösterilen paylar düşüldükten sonra kalan safi hasılattan % 5 i 3460 sayılı Kanun hükümlerine göre ikramiye olarak dağıtılabilir.
4325 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesindeki ikramiye ödemesine ilişkin bu hükmün, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 12 nci maddesinin 1/ü bendinde yer alan,
“İlgili mevzuatına göre yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınmak suretiyle ödenmekte olan ikramiye ödemelerine ilişkin hükümler .. .yürürlükten kalkmıştır.” hükmü karşısında yürürlükte olmadığı değerlendirmesi yapılmıştır. Ancak, temyize konu 4325 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde öngörülen ikramiye ödemesi yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınarak rutin ödenen bir ikramiye ödemesi değildir.
Bu nedenle 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 12 nci maddesinin 1/ü bendindeki hüküm, 4325 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinde öngörülen ikramiye ödemesini kapsamadığı değerlendirilmektedir.
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 12 nci maddesinin 1/ü bendindeki hükmün, kamu kurum ve kuruluşlarındaki bütün ikramiye ödemelerini kapsamadığı, diğer bir ifadeyle genel kapsayıcı bir düzenleme olmadığı, kaldırılan ikramiyelerin kurala bağlama yönteminden de anlaşılmaktadır.
Nitekim anılan Kararnamenin Ek 12 nci maddesinin 1/ü bendinde, “İlgili mevzuatına göre yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınmak suretiyle ödenmekte olan ikramiye ödemelerine ilişkin hükümler .yürürlükten kalkmıştır.” denildiği halde, aynı maddenin 1/n bendinde, 399 sayılı KHK nın 25 inci maddesinin (a) fıkrasının ikramiye ödenmesine yönelik ikinci paragrafının, 2/ğ bendinde de, “20.11.1981 tarihli ve 2560 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinde yer alan ” yılda iki maaşı geçmemek üzere verilecek ikramiyelerin miktar ve zamanını belirlemek” ibaresinin yürürlükten kaldırıldığı ayrıca özel olarak belirtilmiştir. Bu kurala bağlama yönteminde de anlaşılmaktadır ki Ek 12 nci maddenin 1/ü bendindeki hüküm tüm ikramiye ödemelerini kapsamamaktadır.
4325 sayılı Kanun’un 13 üncü Maddesinin F Bendinde öngörülen ikramiye ödemesinin kaldırıldığına dair açık bir düzenlemeye de yer verilmemiştir.
Her ne kadar 4325 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikramiye ödemesiyle ilgili (F) fıkrasında atıf yapılan ve safi kar üzerinden ikramiye dağıtımının yapılacağı hükme getirilen 3460 sayılı Kanun yürürlükte olmamakla birlikte 4325 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ve 24 üncü maddesinde yer alan ikramiye ödemesine ilişkin düzenlemelerin varlığı devam etmektedir.
Diğer taraftan Genel Müdürlüğün 2015 yılı bilançosunu zararla kapatıldığı, bu nedenle ikramiye ödenemeyeceği değerlendirmesi yapılmaktaysa da, karar düzeltme dilekçesinde de belirtildiği üzere 3659 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesinin “Hükümet makamlarınca kabul edilen maliyetlerinden aşağı satış fiyatı tespit edilmiş olmasından dolayı bilançolarında kar tahakkuk etmemesi veya tahakkuk eden kardan 3460 sayılı Kanunun 42 nci maddesi gereğince verilecek ikramiyenin bir aylık istihkaka tekabül etmemesi hallerinde, 3659 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (C) fıkrasının ilk bendi hükmüne göre verilebilecek temettü ikramiyesi kayıt ve şartlarına bakılmaksızın, fevkalade hallerin devamı müddetince,” hükmü ve aynı Kanun’un 13 üncü maddesinin F bendinde ” fevkalade haller dolayısıyla Hükümetçe veya salahiyetli makamlarca alınmış olan karar ve tedbirler neticesi tahassül edecek kar ve zararlar nazara alınmaz.” hükmü çerçevesinde salahiyetli makamlarca (yasama/yürütme) alınmış kararlar neticesinde 4736 sayılı Kanun ile getirilen ücretsiz taşımadan kaynaklanan ve %35 lere varan ek yük sürekli bir hal almıştır.
İdarenin işletme ve yönetim giderlerinden kaynaklanmayan gerek yasamanın kararı gerekse yürütmenin takdiri ile olağanüstü bir durum olarak 3659 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesi hükmü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, bununla birlikte BKK ile getirilen dini bayramlarda ücretsiz taşınma mecburiyetinden oluşan gelir kaybı da düşünüldüğünde, 3460 sayılı Kanunun 42 nci maddesine göre ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti 3659 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesine göre hesaplamayı gerektirdiği için bu hesaplamanın mezkur Kanun hükmüne uygun olarak yapılması gerektiği kamu zararının tespiti açısından zorunlu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç olarak fevkalade haller nedeniyle oluşan gelir kaybı dikkate alındığında ilgili Genel Müdürlüğün 2015 yılında ikramiye dağıtımına esas zarar edip etmediği sübuta kavuşturulmadan ve 4325 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde ikramiye ödemesi için öngörülen ve 3460 sayılı Kanun nedeni ile kar şartının oluşmadığının tespiti yapılmadan kamu zararı kararı verilmesinin uygun olmadığı değerlendirilmektedir.
Bu itibarla, … Genel Müdürlüğü memur personeline ödenen ikramiye ödemelerinde mevzuata aykırılık bulunup bulunmadığının tespitinin yapılabilmesi için 3659 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesi çerçevesinde bilanço hesaplarının çıkartılmasını teminen Tazmin Kararının Bozularak Dairesine tevdi edilmesi yönünde hüküm tesisi edilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Yukarıda arz edilen nedenlerle ve karar düzeltme dilekçelerinde ileri sürülen gerekçelerde dikkate alınarak karar düzeltme talebini kabul edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.” Denilmiştir.
… Genel Müdürlüğü adına duruşma talebinde bulunan …ile …’in yerine … Genel Müdür Yardımcısı …, 1. Hukuk Müşaviri … ile … ve dosyasında duruşma talebi olmamasına rağmen Temyiz Kurulunun kararı ile duruşmaya katılması kabul edilen Uzman … ve ahiz … ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
4325 sayılı … Kanun’un 18’inci maddesinde;
“Müesseseler, umum müdür veya müdür, memur veya müstahdemlerine verilecek ücretler 3659 sayılı kanun hükümlerine tabidir.”
13’üncü maddesinde,
“Müesseselerin elde edecekleri her türlü gelirlerden sırasıyla:
A) Umumi idare ve işletme masrafları;
B) Satın alma taksitleri karşılığı olarak Hazineye ödenecek paralar;
C) Yenileme karşılıkları;
D) Fevkalade masraflarla kar ve zarar hesaplarının muhtemel açıklarını karşılamak üzere (A, B ve C) fıkralarında yazılı paraların çıkarılmasından sonra kalacak bakiyenin % 10 u nispetinde ihtiyat akçesi;
E) Gayrisafi gelir üzerinden ayrılacak % 5 belediye hissesi;
F) (A, B, C, D ve E) fıkralarında gösterilen paylar ayrıldıktan sonra bakiye kalacak safi hasılattan % 5 i 3460 sayılı kanun hükümlerine göre memuru ve müstahdemin ikramiyesi;
olarak tefrik edilir.
G) Yukardaki fıkralarda yazılı masraflar, karşılıklar ve hisseler çıkarılıp geri kalacak safi gelirden genişletme ihtiyatı olarak lüzumlu paralar da ayrıldıktan sonra kalanı belediyeler bütçelerine irat kaydolunur.
(D) Fıkrasında yazılı % 10 lardan birikecek ihtiyat akçası, sermayenin dörtte birini bulduktan sonra bu ad ile para ayrılmaz. Ancak görülecek olan lüzum üzerine bu paradan harcandıkça, dörtte bir nispetini buluncaya kadar bu hesaba hisse ayrılmasına yeniden devam olunur.” denilerek müesseselerin elde edecekleri her türlü gelirin tefrik edileceği alanlar belirlenmiş ve memuru ve müstahdemin ikramiyesinin 3460 sayılı kanun hükümlerine göre ödeneceği ifade edilmiştir.
3659 sayılı Bankalar ve Devlet Müesseseleri Memurları Aylıklarının Tevhid ve Teadülü Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinde;
“Aşağıda yazılı müesseseler memurları bu kanun hükümlerine tabidir:
…
C) Devletçe veya mülhak veya hususi bütçeli idarelerce veya belediyelerce veya yukarıdaki bendlerde yazılı teşekkül ve bankalar tarafından sermayesinin yarısından fazlasına iştirak suretiyle kurulan teşekküller ve bunların aynı nispette iştirakleriyle vücut bulan kurumlar ve ticaret ve sanayi odaları ve borsalar veya satın alınıp belediyelere bağlanan müesseseler.”
3659 sayılı Kanun’un 1 no.lu kanun başlığı dip notunda; “Bu Kanun ile ek ve değişiklikleri, bu Kanuna tabi kurumların personeli hakkında kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam olunur. Bu personelin aylıklarının hesabında 14/7/1965 tarih ve 657 sayılı (Devlet Memurları Kanunu) na 31/7/1970 tarih ve 1327 sayılı Kanunla eklenen Ek geçici 9 uncu madde hükümleri uygulanır.”
657 sayılı Kanun’un “3659 ve 2847 sayılı kanunlar ile bunların ek ve değişikliklerine tabi kurumlar” başlıklı Ek Geçici 9’uncu maddesinde (Ek: 31/7/1970 – 1327/90 md.; Değişik: 30/5/1974 – KHK/12; Aynen kabul: 15/5/1975 – 1897/2 md.);
“3659 sayılı Kanunla ek ve değişiklikleri, 2847 sayılı Kanun ile ek ve değişikliklerine tabi olan kurumların (Et ve Balık Kurumu ve Petrol Ofisi dahil) personeli hakkında kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar, söz konusu kanunların ilgili hükümleri ile özel kanunlarındaki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Bu kurumlar personelinin aylıklarının hesabında bu Kanuna ekli (1) sayılı gösterge tablosu esas alınacağı; bu kurumlar için tespit edilen sınıflara giriş ve hizmette derece yükselmeleri ve kademe ilerlemeleri ve öğrenim derecelerine göre yükselebilecekleri en yüksek dereceler hususunda bu kanunun ilgili hükümleri uygulanır” düzenlemeleri yer almıştır.
Aynı Kanun’un “Ek geçici 7, 9, 12, 13 ve 14’üncü maddeler kapsamına giren personele, bu kanuna tabi memurlara, ödenenler dışında ödeme yapılamayacağı ve bunlara uygulanacak diğer hükümler:” başlıklı Ek Geçici 21’inci maddesinde ise;
“Ek Geçici 7, 9, 12, 13 ve 14 üncü maddeler kapsamına giren personele bu Kanuna tabi memurlara ödenenler dışında herhangi bir ödeme yapılamaz. Ancak, 440 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi hükümleri ile 30. ve geçici 7’nci maddesindeki haklar saklıdır………Bu Kanunun, İkinci görev yasağı, ikinci görev verilecek memurlar ve görevler ders görevi ve konferans ücreti, iş güçlüğü zammı, iş riski zammı, mali sorumluluk tazminatı (Kasa açığından sorumlu olan veznedarlar, nakit ve kıymet muhafızları ve diğer görevlilere verilen kasa tazminatları) eleman temininde güçlük zammı, avukatlık ücreti, fazla çalışma ücreti ile diğer özlük ve sosyal haklarla ve istihdam şekilleriyle ilgili hükümleri birinci fıkrada yazılı personel hakkında da uygulanır. ……” hükmü yer almıştır.
3460 sayılı Sermayesinin Tamamı Devlet Tarafından Verilmek Suretiyle Kurulan İktisadi Teşekküllerin Teşkilâtı ile İdare ve Murakabeleri Hakkındaki Kanun’un 42. Maddesinde;
“Bu kanun hükümlerine tâbi teşekküllerin safî kârlarından % 5 i muhtemel zararlar karşılığı olarak sermayelerinin dörtte birine varıncaya kadar ihtiyat sermayelerini teşkil etmek üzere ayrıldıktan sonra bakiyesinin % 5 ine kadarı umumî heyet karar ile idare meclisleri reis ve azalar ile umum müdür ve muavinlerine ve diğer memur ve müstahdemlerine maaş ve ücretleri nispetinde ve b i r aylık istihkaklarını geçmemek üzere ikramiye olarak verilir.
26 ncı madde mucibince kurulacak müesseselerin safî kârlarından 38 inci maddeye göre, ayrılacak ihtiyat sermaye kısmı çıkarıldıktan sonra geri kalan kısmından yüzde beşe kadar alâkalı teşekkül idare meclisinin karar’le müessesenin idare komitesi reis ve azasile diğer memur ve müstahdemlerine maaş ve ücretleri nisbetinde ve bir aylık istihkaklarını geçmemek üzere ikramiye olarak verilir. Vazifelerinde kusuru tesbit edilenlere bu ikramiye verilemeyeceği gibi fevkalâde hizmeti görülenlere verilecek ikramiye de iki maaş miktarına kadar çıkarılabilir.
Teşekküllerin idare meclisleri reis ve azasile umun- müdür ve muavinlerinin bu ikramiyeleri, İktisad Vekilinin tensibile verilir.” denilmiştir.
440 sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleriyle Müesseseleri Ve İştirakler Hakkında Kanun’un “Sözleşme ile çalıştırma ve tazminat” başlıklı 29. maddesinde;
” Teşekkül Genel Müdürleri, Genel Müdür yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri ve müessese müdürleri sözleşme ile çalıştırılabilirler. Teşekkül ve müesseselerin kârlılık ve verimliliğine müessir görevlerin sorumluluğunu taşıyan kadrolar olduğu, teşekkülün talebi, ilgili Bakanlığın teklifi üzerine Yüksek Denetleme Kurulu, Başbakanlık Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığının müspet mütalâalarının alınmış olması şartiyle Bakanlar Kurulunca belli edilenlerde çalıştırılanlar için de birinci fıkra hükmü uygulanabilir.
Sözleşme ile verilecek ücretler Bakanlar Kurulunca tesbit edilen miktarları aşamaz. Bu şekilde çalıştırılanlardan memurluktan gelenlerin mukaveleli hizmet süresi terf ilerine sayılır ve ödenmesi gereken katılma paylarının tamamını ödemeleri kaydiyle emeklilik vesair hakları devam eder.
Özel sermaye tarafından seçilen yönetim kurulu üyesine toplantı başına verilecek huzur hakkı miktarı yönetim kurulunca belli edilir. Bu konudaki karara bahis konusu üye katılamaz.
Birinci fıkrada sayılan kimselerden mukavele ile çalıştırılamıyanlara 7244 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek miktarda tazminat verilir.”
“İkramiyeler” başlıklı 30. maddesinde;
“Teşekküllerin yönetim kurulu başkan ve üyeleri dâhil olmak üzere her çeşit personeline (işçiler dâhil), geniş ölçüde işçi çalıştıran teşekküllerden Bakanlar Kurulunca belli edilenlerde kârın % 10 unu, bunlar dışında kalanlarda kârın % 5 ini geçmemek ve bir aylık ücret tutarını aşmamak üzere yönetim kurulunun teklifi ve ilgili Bakanın onayı ile ikramiye verilebilir.
Kârlarından, yukarıki fıkra gereğince, ikramiye olarak ayrılacak meblâğlar bir aylık maaş veya ücret tutarında ikramiye verilmesine yetmiyen teşekküllerle fiyatları Bakanlar Kurulunca belli edilen mal ve hizmetlerin üretimi veya satışı ile uğraşan teşekküllerin her çeşit personeline ne suretle ikramiye verileceği hususu tüzükte gösterilir. Bu teşekküllerin her çeşit personeline verilecek ikramiye bir aylık maaş veya ücret tutarını aşamaz.
Görevlerinde olağanüstü gayret göstermek suretiyle kârlıhk veya verimliliği artıranlara veya işletme faaliyetlerine yararlı buluş getirenlere yönetim kurulunun teklifi ve ilgili Bakanlığın onayı ile üç aylık ücret tutarına, kadar ikramiye verilebilir. Bu sınırın üstünde ikramiyeye lâyık görülenler Bakanlar Kurulu karariyle altı aylık ücret tutarını aşmamak üzere, 7244 sayılı Kanuna tabi olmaksızın ikramiye ve Bakanlar Kurulu takdirnamesi ile taltif olunabilir. Bu ikramiye ve takdirnamenin verilmesine ait esaslar tüzükte belirtilir.”
Geçici 7. Maddesinde ise; “İktisadi Devlet Teşekküllerine ait personel rejimi yeniden düzenleninceye kadar, bu kanunun 30 ncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre verilecek ikramiye yerine, 7244 sayılı Kanunun esasları dâhilinde 3659 sayılı Kanunun 462İ sayılı Kanunla değiştirilmiş bulunan 13 ncü maddesinin (C), (E) ve (G) fıkralarında verilmesi hükme bağlanmış bulunan ikramiye, prim ve temettü verilir.
3659 sayılı Kanuna tabi olup da bu kanunun şümulüne girmiyen teşebbüs ve kurumların personeline, yeniden düzenlenecek personel rejimleri yürürlüğe girinceye kadar, 7244 sayılı Kanunun esasları dâhilinde 3659 sayılı Kanunun 4621 sayılı Kanunla değiştirilen 13 ncü maddesinin (C), (E) ve (G) fıkralarında gösterilen ikramiye, prim ve temettü ödenmesine devam olunur.” Hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; … Genel Müdürlüğünde memur statüsünde çalışan personel; aylıklarının hesabı, özel hizmet tazminatı, ikinci görev yasağı, vekalet görevi, ders görevleri, sosyal yardımlar vb ödemeler yönünden 657 sayılı Kanun’a tabi kılınmış ve ilgili personele 657 sayılı Kanun’a tabi personele ödenenlerin dışında bir ödeme yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu anlamda, … Genel Müdürlüğü personelini, ücret ve diğer ödemeler yönünden 657 sayılı Kanun’a tabi personel olarak kabul etmek gerekmektedir. Yasa Koyucu 657 sayılı Kanun’da yapılan ek geçici düzenlemelerde sadece 440 sayılı Kanun’da ifade edilen ikramiye konusunda bir istisna getirmiş olup bunun dışında herhangi bir farklı uygulamaya yer verilmemiştir.
… personeline ikramiye ödenmesine ilişkin 4325 sayılı Kanun’un 13. Maddesine göre, Kuruluşlarca elde edilen gelirlerden maddenin A, B, C, D ve E fıkralarında gösterilen paylar düşüldükten sonra kalan safi hasılattan % 5’i, 3460 sayılı Kanun hükümlerine göre ikramiye olarak dağıtılabilir. Ayrıca mezkur Kanun’da belirtilen şartların oluşması halinde ikramiyenin dağıtılmasının usul ve esasları konusunda 17.06.1938 tarih ve 3460 sayılı Kanun’a; 24’üncü maddesinde ise, 3659 sayılı Kanun’a atıf yapılmıştır. 3659 sayılı Kanun’un 4621 sayılı Kanun’la değiştirilen 13’üncü maddesinde ise bir aylık istihkakı geçmeyecek şekilde 3460 sayılı Kanun’a göre ikramiye verilebileceği belirtilmiştir.
3460 sayılı Kanun’un 42’nci maddesinde de; bu Kanun hükümlerine tabi kuruluşlarda, safi kardan olmak üzere maaş ve ücretler nispetinde ve bir aylık istihkaklar geçilmeyecek şekilde ikramiye verileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla, mezkûr Kanunların yürürlükte olduğu tarihler itibariyle … Genel Müdürlüğü personeline ikramiye ödenebileceği tartışmasızdır. Devlete ait iktisadi teşekküllerin kuruluşunu ve yönetimini düzenleyen 3460 sayılı Kanun yine aynı alanı düzenleyen 12.3.1964 tarih ve 440 sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleri ile Müesseseleri ve İştirakleri Hakkında Kanun ile mülga olmuştur. Yürürlükte olduğu tarihler itibariyle 440 sayılı Kanun’da da ikramiye dağıtımına izin verilmiştir.
Ancak 440 sayılı Kanun daha sonra 60 sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmıştır. 60 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de 19.10.1983 tarih ve 2929 sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları Hakkında Kanun ile yasalaşmış, ancak bu Kanun da 08.06.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmıştır. Gerek 2929 sayılı Kanun, gerek 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ise Devlete ait iktisadi kuruluşlarla ilgili olup mahalli idareler ve bağlı kuruluşlarla ilgili değildir ve iki yasal düzenlemede de 440 sayılı Kanunun ikramiye vb. yönden bazı kuruluşlar için yürürlüğünün devam ettiğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Ancak, 233 sayılı KHK’ya tabi Devlete ait iktisadi teşekküllerin personel rejimini düzenleyen 22.01.1990 tarih ve 399 sayılı KHK’nın 25’inci maddesinde;
“Madde 25 – a) Ekli 1 sayılı cetvelde kadro unvan ve dereceleri gösterilen personel aylık ve özlük hakları bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.
Bu personel, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek geçici 21 inci maddesinde öngörülen ikramiyelerden yararlandırılır. İkramiyelerle ilgili olarak kuruluşların özel kanunlarındaki hükümler saklıdır……” şeklindeki düzenleme ile yürürlükten kaldırılan 440 sayılı Kanuna, dolayısıyla 3659 sayılı Kanuna atıf yapılmıştır. Buna göre … personeli için ikramiye düzenlemesinin yürürlüğünü sürdürdüğü düşünülse bile, 399 sayılı Kanunun 25. Maddesinin yukarıda zikredilen a fıkrasının ikinci paragrafı 666 sayılı KHK’nın 1 inci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek 12’nci maddenin 1/n bendi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Dolayısıyla, Ek Geçici 21. Maddeye atıf yapılarak ikramiye ödemesine cevaz veren hüküm de kaldırıldığından ikramiye ödemesi için dayanak kalmamıştır.
Bunun yanında, 11.10.2011 tarihli 666 sayılı KHK’nın 1 inci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek 12’nci maddesinin 1/ü bendinde, “İlgili mevzuatına göre yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınmak suretiyle ödenmekte olan ikramiye ödemelerine ilişkin hükümlerin 14.01.2012 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığına” dair genel bir düzenleme de yapılmıştır.
Diğer taraftan 11.10.2011 tarih ve 666 sayılı KHK ile aylıklarını 657 sayılı Kanun’a göre alan kamu personeli (ve bazı diğer kamu personeli) için ek ödeme uygulaması getirilmiştir. KHK’nin genel düzenlemesi incelendiğinde, kamu personeli arasında ücretlerde adaletin sağlanmasının amaçlandığı görülmektedir. Anılan Kararname’nin 1’inci maddesinde; “…..mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarı dikkate alınmak suretiyle aynı veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla, en yüksek Devlet memuru aylığına (ek gösterge dahil), ekli (I) sayılı Cetvelde yer alan kadro ve görev unvanlarına karşılık gelen oranların uygulanması suretiyle hesaplanan tutarda ek ödeme yapılır” hükmüne yer verilmiştir.
Kamu personelinin ücret dengesini sağlamak üzere; 666 sayılı KHK’da belirtilen usul ve esaslarda ek ödeme yapılması öngörülürken, halihazırda yapılan ve ücret dengesini bozucu nitelikteki bazı ödemelerin kaldırılması veya ek ödeme ile uyumlulaştırılması amaçlanmıştır. Döner sermaye payları ve ikramiyeler bunlardan bazısıdır. Bu durumda, ücret dengesini sağlama amacıyla bazı kurum ve kuruluşlarda döner sermaye payları konusunda uyumlulaştırma düzenlemeleri yapılmışken ikramiye ödemeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Aylıklarını 657 sayılı Kanun’a göre alan … Genel Müdürlüğü personeli de 666 sayılı KHK kapsamında olup ücret dengesinin sağlanması amacıyla mezkûr personel de KHK’da belirtilen usul ve esaslarda belirtilen haklardan yararlanmaktadır. Diğer yandan, KHK’da … Genel Müdürlüğü ve benzeri kuruluşlarda yapılan ikramiye ödemeleri için herhangi bir istisna veya mahsuplaşma düzenlemesine de yer verilmemiştir.
Yine aynı KHK’nın 1 inci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek 12’nci maddenin 2’nci fıkrasının (a) bendinde, 3659 sayılı Kanunun 31.12.2011 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir.
Dilekçelerde her ne kadar, ilamda tazmin kararına dayanak olarak 666 sayılı KHK uyarınca kamudaki tüm ikramiye ödemelerine son verildiği dolayısıyla bu kapsamdaki kurumlara ikramiye ödenmesinin de mümkün olmadığı, söz konusu KHK’da ikramiye ödemesinin kaldırıldığı kurumların ve mevzuatların teker teker sayıldığı, sayılan bu kurumlar arasında … Genel Müdürlüğü ve 4325 ayılı Kanunun yer almadığı belirtilmişse de; 666 sayılı KHK ile yapılan düzenleme, tek tek sayılamayan veya KHK’nin düzenlenmesi aşamasında tespit edilemeyen ikramiyelerin tamamını kapsamaktadır. Dolayısıyla; 666 sayılı KHK ile yapılan düzenlemeden sonra; 4325 sayılı Kanun’da ikramiye ibaresi bulunsa bile, hem atıf yapılan 3659 sayılı Kanun’un ve 399 sayılı KHK’da yer alan özel düzenlemenin yürürlükten kaldırılması hem de genel yürürlükten kaldırma düzenlemesinden sonra, … Genel Müdürlüğü personeli için ikramiye ödemesine ilişkin yasal dayanak kalmamıştır.
Netice olarak, 666 sayılı KHK ile yapılan düzenlemelerden sonra; … Genel Müdürlüğü personeli için ikramiye ödenmesine ilişkin mevzuat hükümlerinin yürürlüğü kalmamıştır.
İlave olarak temyiz dilekçesinde, 666 sayılı KHK’nın 12.maddesinin 10.10.2013 tarih ve 28791 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 27.12.2012 tarih ve 2011/138E- 2012/205K sayılı kararıyla iptal edildiği, iptal kararı sonrası İdare mahkemelerince verilen kararlarda Kararnamede kanun maddeleri yürürlükten kaldırıldığı sayılan kurumların çalışanlarına dahi ikramiye ödenmesine devam edilmesi gerektiğine karar verildiği belirtilmişse de;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Anayasa Mahkemesinin Kararları” başlıklı 153 üncü maddesinde, “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez. … İptal kararları geriye yürümez. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” hükümleri yer almaktadır.
Söz konusu hükümler uyarınca Anayasa Mahkemesi’nin herhangi bir Kanun veya Kanun Hükmünde Kararnamenin bir veya birkaç maddesini ya da tümünü Anayasa’ya aykırılık gerekçesi ile iptal etmesi halinde, iptal edilen hüküm veya hükümlerin yürürlükte bulunduğu dönemde menfi olarak etkilenen gerçek ve tüzel kişiler, Mahkeme’nin iptal kararı üzerine geçmişe dönük talepte bulunamayacaklardır. Diğer taraftan, herhangi bir kanun hükmüne ilişkin yeni bir düzenleme içeren bir kanun hükmü, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı ile ortadan kaldırıldığında, eski düzenlemenin yeniden yürürlüğe girmesi mümkün değildir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, … Genel Müdürlüğü’nün memur personeline 3659 sayılı Kanun’un dikkate alınarak ikramiye ödemesi yapılması, Yasa koyucu yerine hüküm koymak anlamına gelecektir. Diğer yandan, 3460 sayılı Kanun da 440 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştı. Bu nedenle, çeşitli tarihlerde mülga olmuş 3460 ve 3659 sayılı Kanun’lar üzerine kurulan savunmaları, bugün itibariyle kabul edilebilir bulmak mümkün değildir. Son olarak tekrar vurgulamak gerekir ki; 657 sayılı Yasanın Ek Geçici 21 inci maddesinde yer alan “Ek Geçici 7, 9, 12, 13 ve 14 üncü maddeler kapsamına giren personele bu Kanuna tabi memurlara ödenenler dışında herhangi bir ödeme yapılamaz…” şeklindeki düzenleme de, … personeline ikramiye ödenmesinin imkânını tamamen ortadan kaldırmış bulunmaktadır.
Sorumlular, temyiz aşamasındaki iddialarından farklı olarak, İlama dayanak sorguda, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 22 nci maddesi uyarınca Kuruluşta çalışan memur sayısının %10 una kadar olan kısmına ikramiye verilebileceğinin kabul edildiğini, sorgu bu şekilde yöneltilmiş olmasına rağmen (5216 sayılı yasanın bu hükmünde yılda iki kez olabileceği belirtilmiştir.) bu orana isabet eden ödeme dahi düşürülmeden tamamına tazmin denildiğini, Kurum personelinin %20 sine yani yapılan ödemenin yasaya uygun olduğunu ortaya koyan bu husus dikkate alınarak çok büyük rakamlar olan ve sorumlular için hayati öneme haiz bu hatanın dahi düzeltilmeden tazmin kararının tasdikinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmişlerdir.
Öncelikle, sorumlular sorguya esas verdikleri savunmalarında memur personele 5216 sayılı Kanun kapsamında ikramiye ödemesinde bulunulmadığını, kuruluş Kanunu olan 4325 sayılı Kanun kapsamında ödeme yapıldığını ifade etmelerine rağmen, karar düzeltilmesine ilişkin dilekçelerinde 5216 sayılı Kanun kapsamında verilecek olan ikramiyenin kamu zararından düşülmesini talep etmektedirler. Sorgu aşamasında, 5216 sayılı Kanun kapsamda ikramiye ödemesi yapılabileceği ifade edilmişse de; 17.04.2019 tarih ve 46130 sayılı Temyiz Kurulu Kararı ile büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına 5216 sayılı Kanun kapsamında ikramiye ödenmesine ilişkin verilen tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir. Dolayısıyla, Büyükşehir Belediyesinin bağlı kuruluşu olan …’ya, 5216 sayılı Kanun kapsamında da ikramiye ödenemeyeceğinden kamu zararı tutarından söz konusu indirimin yapılması mümkün değildir.
Sorumlular ayrıca, Daire Kararında ve Temyiz Kurulu Kararında …TL ikramiye ödemesinin tazminine karar verildiğini, tazmin kararındaki bu rakamın brüt ödeme olduğunu, bu miktarın ahizlere ödenmediğini, bu rakamdan damga ve gelir vergisinin kesilerek Maliye Hâzinesine (Vergi Dairesi) yatırıldığını, …TL tutarındaki Damga ve Gelir Vergisi kesintilerinin kamu zararı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de verilen kararda hesap hatası bulunduğunu iddia etmişlerse de;
Sayıştay Genel Kurulunun 12.02.1981 tarih ve 4107/1 sayılı kararında,
“Sayıştay denetimine giren idare ve kurumların saymanlık hesaplarının incelenmesi sonunda saptanan mevzuata aykırı ödemelerden genel bütçeli dairelere ilişkin bulunanların, vergi kesintileri düşüldükten sonra kalan tutarlar üzerinden; katma bütçeli dairelerle diğer kuruluşlara ilişkin olanların ise, bütçelere gider olarak kaydedilen kesintisiz tutaralar üzerinden hesaplanması gerektiğine…” şeklinde karar verilmiştir.
Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğünün, 20.02.2004 tarih ve 25379, 1. mükerrer sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan (Sıra No: 16) Genel Tebliğinde de, konuya ilişkin uygulamanın nasıl yapılacağı izah edilmektedir.
Sonuç olarak; 657 sayılı Kanun ve 666 sayılı KHK ile yapılan düzenlemelerden sonra; … Genel Müdürlüğü personeli için ikramiye ödenmesine ilişkin mevzuat hükümlerinin yürürlüğü kalmamıştır.
Bu itibarla, 10.10.2018 tarih ve 45130 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. Maddesinde KARAR DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, (…. Daire Başkanı …, Üyeler …, …, …, … ile …’ın aşağıda yazılı karşı oy gerekçelerine karşı) oyçokluğu ile,
04.12.2019 tarihinde karar verildi
Karşı oy gerekçesi
…. Daire Başkanı …, Üyeler …, …, … ile …’ın karşı oy gerekçesi
4325 sayılı … Kanunu’nun 13’üncü maddesinde,
“Müesseselerin elde edecekleri her türlü gelirlerden sırasıyla:
A) Umumi idare ve işletme masrafları;
B) Satın alma taksitleri karşılığı olarak Hazineye ödenecek paralar;
C) Yenileme karşılıkları;
D) Fevkalade masraflarla kar ve zarar hesaplarının muhtemel açıklarını karşılamak üzere (A, B ve C) fıkralarında yazılı paraların çıkarılmasından sonra kalacak bakiyenin % 10 u nispetinde ihtiyat akçesi;
E) Gayrisafi gelir üzerinden ayrılacak % 5 belediye hissesi;
F) (A, B, C, D ve E) fıkralarında gösterilen paylar ayrıldıktan sonra bakiye kalacak safi hasılattan % 5 i
3460 sayılı kanun hükümlerine göre memuru ve müstahdemin ikramiyesi;
olarak tefrik edilir.
G) Yukardaki fıkralarda yazılı masraflar, karşılıklar ve hisseler çıkarılıp geri kalacak safi gelirden genişletme ihtiyatı olarak lüzumlu paralar da ayrıldıktan sonra kalanı belediyeler bütçelerine irat kaydolunur.
(D) Fıkrasında yazılı % 10’lardan birikecek ihtiyat akçası, sermayenin dörtte birini bulduktan sonra bu ad ile para ayrılmaz. Ancak görülecek olan lüzum üzerine bu paradan harcandıkça, dörtte bir nispetini buluncaya kadar bu hesaba hisse ayrılmasına yeniden devam olunur.” denilerek müesseselerin elde edecekleri her türlü gelirin tefrik edileceği alanlar belirlenmiştir.
Anılan hükme göre, Kuruluşlarca elde edilen gelirlerden maddenin A, B, C, D ve E fıkralarında gösterilen paylar düşüldükten sonra kalan safi hasılattan % 5’i 3460 sayılı Kanun hükümlerine göre ikramiye olarak dağıtılabilir.
4325 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesindeki ikramiye ödemesine ilişkin bu hükmün, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 12’nci maddesinin 1/ü bendinde yer alan, “İlgili mevzuatına göre yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınmak suretiyle ödenmekte olan ikramiye ödemelerine ilişkin hükümler …yürürlükten kalkmıştır.” hükmü karşısında yürürlükte olmadığı iddia edilebilirse de; 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin anılan hükmünde başka bir şarta bağlı olmayan, yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınmak suretiyle rutin olarak ödenmekte olan ikramiye ödemeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Oysa 4325 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinde öngörülen ikramiye ödemesi yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınarak rutin ödenen bir ikramiye ödemesi değildir.
Bu nedenle 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 12’nci maddesinin 1/ü bendindeki hüküm 4325 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinde öngörülen ikramiye ödemesini kapsamamaktadır.
Kaldı ki 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 12’nci maddesinin 1/ü bendindeki hükmün, kamu kurum ve kuruluşlarındaki bütün ikramiye ödemelerini kapsamadığı, diğer bir ifadeyle genel kapsayıcı bir düzenleme olmadığı, kaldırılan ikramiyelerin kurala bağlama yönteminden de anlaşılmaktadır.
Nitekim anılan Kararname’nin Ek 12’nci maddesinin 1/ü bendinde, “İlgili mevzuatına göre yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınmak suretiyle ödenmekte olan ikramiye ödemelerine ilişkin hükümler …yürürlükten kalkmıştır.” denildiği halde, aynı maddenin 1/n bendinde, 399 sayılı KHK’nın 25’inci maddesinin (a) fıkrasının ikramiye ödenmesine yönelik ikinci paragrafının, 2/ğ bendinde de, “20.11.1981 tarihli ve 2560 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının (d) bendinde yer alan ” yılda iki maaşı geçmemek üzere verilecek ikramiyelerin miktar ve zamanını belirlemek ibaresinin” yürürlükten kaldırıldığı ayrıca özel olarak belirtilmiştir. Bu kurala bağlama yönteminden de anlaşılmaktadır ki Ek 12’nci maddenin 1/ü bendindeki hüküm bütün ikramiye ödemelerini kapsamamaktadır.
4325 sayılı Kanun’un anılan maddesinde öngörülen ikramiye ödemesinin kaldırıldığına dair açık bir düzenlemeye de yer verilmemiştir.
Her ne kadar 4325 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinin ikramiye ödemesiyle ilgili (F) fıkrasında atıf yapılan 3460 sayılı Kanun yürürlükte değilse de; 4325 sayılı Kanun’un bu maddesi ve 24’üncü maddesinde yer alan ikramiye ödemesine ilişkin düzenlemelerin varlığı devam etmektedir.
Diğer taraftan … Genel Müdürlüğünün 2015 yılı bilançosunu zararla kapatıldığı, bu nedenle bu yıl işlemleri kapsamında ikramiye ödenemeyeceği iddia edilmekteyse de; temyiz dilekçesinde de belirtildiği üzere 3659 sayılı Kanun’un Ek 1’nci maddesinin “…..Hükümet makamlarınca kabul edilen maliyetlerinden aşağı satış fiyatı tespit edilmiş olmasından dolayı bilançolarında kar tahakkuk etmemesi veya tahakkuk eden kardan 3460 sayılı Kanunun 42 nci maddesi gereğince verilecek ikramiyenin bir aylık istihkaka tekabül etmemesi hallerinde, 3659 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (C) fıkrasının ilk bendi hükmüne göre verilebilecek temettü ikramiyesi kayıt ve şartlarına bakılmaksızın, fevkalade hallerin devamı müddetince,” hükmü ve aynı Kanun’un 13’üncü maddesinin F bendinde “…….fevkalade haller dolayısıyla Hükümetçe veya salahiyetli makamlarca alınmış olan karar ve tedbirler neticesi tahassül edecek kar ve zararlar nazara alınmaz.” hükmü çerçevesinde salahiyetli makamlarca (yasama/yürütme) alınmış kararlar neticesinde 4736 sayılı Kanun ile getirilen ücretsiz taşımadan kaynaklanan ve %35’lere varan ek yük süregelen bir fevkalade durum halini almıştır.
Nitekim sorumluların gerek yazılı savunmalarında gerekse duruşma sırasında yaptıkları slayt sunumunda Hükümet tarafından 4736 sayılı Kanun kapsamında yapılan düzenlemeler neticesinde 2015 yılında ücretsiz taşınan yolcu sayısından kaynaklanan gelir kaybı sebebiyle …-TL zarar oluştuğu; 2015 yılı … Genel Müdürlüğü bilançosunda zarar olarak görülen ….-TL’nin çok üzerinde gelir kaybının bulunduğu; bunların olağanüstü bir durum olarak 3659 sayılı Kanun’un Ek 1’inci maddesi hükmü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği; bununla birlikte BKK ile getirilen dini bayramlarda ücretsiz taşınma mecburiyetinden oluşan gelir kaybı da düşünüldüğünde, Kuruluşun ücretsiz taşımadan kaynaklanan gelir kaybının daha da büyük olduğu açıktır.
Bu fevkalade haller nedeniyle oluşan gelir kaybı dikkate alındığında … Genel Müdürlüğünün 2015 yılında zarar etmediği, dolayısıyla da 4325 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinde ikramiye ödemesi için öngörülen kar şartının oluştuğunun kabulü gerekir.
Bu itibarla, … Genel Müdürlüğü memur personeline ödenen ikramiye ödemelerinde mevzuata aykırılık bulunmadığından 10.10.2018 tarih ve 45130 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. maddesinde karar düzeltilmesine mahal olduğuna karar verilerek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Üye …’nün karşı oy gerekçesi
… Genel Müdürlüğü’nün memur personeline mevzuata aykırı olarak ikramiye ödendiği gerekçesiyle tazmin hükmü verildiği anlaşılmaktadır.
4325 sayılı Kanunu’nun 13 üncü maddesinde; “Müesseselerin elde edecekleri her türlü gelirlerden sırasıyla:
…
F) (A, B, C, D ve E) fıkralarında gösterilen paylar ayrıldıktan sonra bakiye kalacak safi hasılattan % 5 i 3460 sayılı kanun hükümlerine göre memuru ve müstahdemin ikramiyesi,
olarak tefrik edilir….” Denilmektedir. Bu düzenlemeye göre elde edilen gelirlerden maddenin A, B, C, D ve E fıkralarında gösterilen paylar düşüldükten sonra kalan safi hasılattan % 5 i 3460 sayılı Kanun hükümlerine göre ikramiye olarak dağıtılabilecektir.
İkramiye ödemesi ile ilgili mevzuatta süreç içerisinde yukarıda çoğunluk görüşünde de açıklandığı üzere bir çok değişiklik olmuş, ancak kurum tarafından 1975 yılından beri söz konusu personele ikramiye ödenmesine devam edilmiştir. Konu yargı mercilerine de intikal etmiş, gerek Sayıştay Daireleri gerekse diğer yargı mercileri ikramiyenin ödenmesi gerektiği yönünde kararlar vermişlerdir. Dolayısıyla ikramiyelerle ilgili düzenlemeleri de içeren 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye kadar ikramiye ödemelerinde mevzuata aykırı bir durum görünmemektedir. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye gelince; kararnamenin kamuda ücret dengesini sağlama amacıyla çıkartıldığı bu çerçevede ücret dengesini bozucu nitelikteki bazı ödemelerin ve ikramiye ödemelerinin kaldırıldığı bilinmektedir. Ancak Kararnamenin Ek 12 nci maddesinin 1/ü bendinde, “İlgili mevzuatına göre yılın belirli aylarında personelin aylığı (ek gösterge dahil) veya asgari ücret esas alınmak suretiyle ödenmekte olan ikramiye ödemelerine ilişkin hükümler yürürlükten kalkmıştır.” Denilmiştir. 4325 sayılı Kanun gereği … personeline yapılan ikramiye ödemesinin yılın belirli aylarında’ ödenen ikramiye kapsamına girip girmediği de yoruma açıktır. Kaldı ki savunmalarda da değinildiği üzere 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 12 nci maddesinin 1/ü bendindeki hükmün, kamu kurum ve kuruluşlarındaki bütün ikramiye ödemelerini kapsamadığı da görülmektedir.
Kaldı ki 5018 ve 6085 sayılı Kanunlar ile getirilen yeni düzenlemeler gereği, idareler tarafından yapılan bir harcamaya kamu zararı diyebilmek için onun mevzuata aykırı olması da yetmemektedir. Bir kamu zararından bahsedebilmek için, kamu görevlisinin kasıt, kusur veya ihmalinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemi sonucunda kamu kaynağında bir eksilmenin olması gerekir. Mevcut olayda kasıt kusur veya ihmalden söz edilemez. Zira Anayasa’nın 138. maddesi gereği “yasama ve yürütme organları ile İdare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez”. Sorumlular uzun yıllardır kanunlarda yapılan değişiklikler ve atıflar nedeniyle, yoruma açık ve karmaşık bir hal almış olan, kurum bünyesindeki memurlara yapılacak ikramiye ödemesi konusunda, Anayasa’nın yukarıda belirtilen hükmü gereği, yargı kararlarına rağmen farklı bir uygulamaya gitmenin ileride doğurabileceği hukuki ve cezai sıkıntıları dikkate alarak yargı kararları doğrultusunda işlem yapmışlardır. Ayrıca Anayasa Mahkemesince iptal edilen 666 sayılı Kararnamenin ilgili hükmü ile durum daha da karmaşık bir hal almıştır. Mevcut durumda ikramiye ödemelerinin durdurulduğu da ifade edilmektedir. Tüm bu nedenlerle söz konusu müphemliğin giderilmesi için konunun yargısal niteliği olmayan raporlarla TBMM ve ilgili diğer kurumlara bildirilmesi uygun olur. Bu nedenle karar düzeltme talebinin kabul edilmesi gerekir.