"); pri.document.close(); pri.focus(); pri.print(); pri.close(); }

Coşkun KULGU, Sayıştay Başdenetçisi

237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 1’inci maddesinde; Genel bütçeye dahil dairelerle katma ve özel bütçeli idareler ve bunlara bağlı sabit ve döner sermayeli müesseselerin, il özel idarelerinin, belediye ve bunların bağlı kuruluşları ile mahalli idare birliklerinin, ve bunların sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları teşekkül ve müesseselerin Kanun’un kapsamında oldukları belirtilmiştir.

Yine 6245 sayılı Harcırah Kanunu’nun 1’inci maddesinde, Umumi Muvazeneye dahil dairelerle mülhak (genel bütçe) ve hususi bütçeli idarelerin (köy bütçeleri hariç) ile bunların yarısından fazlasına sahip bulundukları teşekkül ve müesseselerin Kanun’un kapsamında olduğu belirtilmiştir.

Buna göre, belediyelerin yarısından fazlasına sahip bulundukları teşekküllerin Taşıt ve Harcırah kanunlarına tabi olduğu anlaşılmaktadır.

Ancak anılan kanunlarda teşekkül kavramının tanımı yapılmadığından, belediyelerin yarısından fazlasına sahip bulundukları şirketlerin, belediye teşekkülleri kavramına dahil olup olmadığı hususunun ve diğer yasal düzenlemelerde konuya ilişkin tanımlamaların  ayrıca ele alınmasının, Kanun Koyuncunun konu hakkındaki iradesinin anlaşılmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.

233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2’nci maddesinde teşekkül kavramı; sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, kamu iktisadi teşebbüsü şeklinde tanımlanmıştır. Kamu iktisadi teşebbüsü kavramı ise; iktisadi devlet teşekkülü ile kamu iktisadi kuruluşunun ortak adı şeklinde ifade edilmiştir. KHK’nın 3’üncü maddesinde ise Teşebbüslerin, anonim şirket şeklinde de kurulabileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere, 233 sayılı KHK’nın, teşekkül kavramını şirketleri de içine alacak şekilde geniş olarak kullandığı görülmektedir.

233 sayılı KHK’da yer alan tanımlamaların, Taşıt Kanunu ve Harcırah Kanunu uygulamalarında doğrudan esas alınması mümkün bulunmamakla birlikte bu tanımlama, Kanun Koyucunun teşekkül ifadesini kullanırken, şirketleri de kapsama alma konusunda iradesini göstermektedir.

Konuya ilişkin Danıştay dairelerinin de çeşitli kararları olduğu görülmektedir.

Örneğin Danıştay 1’inci Dairesinin 1998/209 E. ve 1998/290 K. No.lu ve 02.11.1998 tarihli Kararında; “belediyelerce sermayelerinin yarısından fazlasına katılmak suretiyle kurulan şirketler, özel hukuk hükümlerine göre oluşturulan ve dolayısıyla sözü edilen maddelerde öngörülen teşekkül veya kurum (müessese) olarak nitelendirilmesi olanağı bulunmayan özel hukuk tüzelkişileridir. Bu nedenle de, tüm faaliyetleri ile çalışanlarının aylık ve yolluklarının belirlenmesi bakımından özel hukuk hükümleri kapsamındadırlar.” denilerek, belediye şirketlerinin teşekkül kavramı içerisinde yer almadığı ve dolayısıyla Harcırah Kanunu’na tabi olmadıkları yönünde hüküm tesis edilmiştir.

Danıştay 1’inci dairesi tarafından verilen hükmün, konu hakkındaki yayınlar incelendiğinde belediye şirketlerinde Harcırah Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin doktirine yön verdiği görülmektedir.

Ancak, kanunların yorumlanması bakımından Kanun Koyucunun iradesinin zaman içinde farklı anlamlara geleceğinden hareketle, yargıçların kanunları zamanın şartlarına göre yorumlaması, kanunların amaçsal yorumu şeklinde tanımlanmakta ve bu bağlamda yargı yerlerinin hükümleri yorumlaması, hükümler değişmese de, zaman içinde farklılık gösterebilmektedir.

Örneğin Danıştay 9’uncu Dairesinin 2016/14465 E. ve 2019/7388 K. No.lu ve 23.12.2019 tarihli Kararında; “Kamu İktisadi Teşekkülleri gibi Belediye İktisadi Teşekküllerinin de kamu hizmetlerinin sağlanması, karlı olmayan alanların girişim eksikliği nedeniyle atıl kalmaması, karlılık, tekelleşmeyi önleme gibi amaçlar taşıdığı genel kabul gören bir durum olup, böyle bir işletmenin karlılık, verimlilik gibi amaçların daha ötesinde kamu hizmetine odaklandığı kabul edilmesi gereken hukuksal bir olgudur.” denilmek suretiyle belediye şirketleri için doğrudan “belediye iktisadi teşekkülü” ifadesinin kullanıldığı görülmektedir.

Diğer taraftan yine konuya örnek olabilcek bir Yargıtay Kakarında; “ 6102 Sayılı T.T.K.nın 19/11. maddesi gereğince davalı yönünden ticari iş niteliğinde olan bu sözleşme davacı taraf açısından da ticari iş sayılır. Diğer yandan davacı idare belediye iktisadi teşekkülü, kamu tüzel kişiliğidir.” ifadeleri ile belediye şirketleri için “teşekkül” ifadesinin kullanıldığı görülmektedir. (15’inci Daire, 2013/2652 E. ve 2013/4031 K. ve 20.06.2013 tarihli Karar)

Dolayısıyla, Yargı Yerinin belediye şirketlerinin teşekkül kavramı içerisinde yer almayacağı ve dolayısıyla haklarında Harcırah Kanunu’nun uygulanmayacağıne ilişkin 1998 tarihli Kararından sonra, hem aynı yargı koluna hem de farklı yargı koluna mensup yargı yerlerinin, daha güncel kararlarında, belediye şirketlerinin teşekkül kavramı içerisinde yer aldığına ilişkin hükümler tesis ettiği görülmektedir.

Kanun Koyucunun iradesi ve konuya ilişkin örnek yargı kararları birlikte değerlendirildiğinde belediye şirketlerinin, “belediyelerin yarısından fazlasına sahip olduğu teşekküller” çerçevesinde, hem Taşıt Kanunu hem de Harcırah Kanunu kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.

Malimevzuat.com.tr


-237 sayılı Taşıt Kanunu

-6245 sayılı Harcırah Kanunu

-Danıştay 1’nci Daire, 1998/209 E. ve 1998/290 K. No.lu ve 02.11.1998 tarihli Karar

-Danıştay 9’uncu Daire, 2016/14465 E. ve 2019/7388 K. No.lu ve 23.12.2019 tarihli Karar

-Yargıtay 15’inci Daire, 2013/2652 E. ve 2013/4031 K. ve 20.06.2013 tarihli Karar


Diğer İçerikler