"); pri.document.close(); pri.focus(); pri.print(); pri.close(); }

Coşkun KULGU, Sayıştay Başdenetçisi

Türk Ticaret Kanunu’nun 331’inci maddesinde anonim şirketlerin, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabileceği hükmü yer almaktadır.  Buna göre anonim şirketler kar elde etmek üzere, yasak olmayan her türlü faaliyet konusunda kurulabilmektedir.

Kanun’un 333’üncü maddesinde ise; Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanacak tebliğle, faaliyet alanları belirlenip, ilan edilecek anonim şirketlerin Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izni ile kurulabileceği belirtilmiştir. Hüküm doğrultusunda Bakanlık tarafından; “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ” yayınlanmıştır.

Tebliğ’in 5’nci maddesinde; “bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, tüketici finansmanı ve kart hizmetleri şirketleri, varlık yönetim şirketleri, sigorta şirketleri, anonim şirket şeklinde kurulan holdingler, döviz büfesi işleten şirketler, umumi mağazacılıkla uğraşan şirketler, tarım ürünleri lisanslı depoculuk şirketleri, ürün ihtisas borsası şirketleri, bağımsız denetim şirketleri, gözetim şirketleri, teknoloji geliştirme bölgesi yönetici şirketleri, Sermaye Piyasası Kanununa tabi şirketler ile serbest bölge kurucusu ve işleticisi şirketlerin” kuruluşlarının ve esas sözleşme değişikliklerinin Bakanlığın iznine tabi olduğu belirtilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu hükümleri birlikte değerlendirildiğinde anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü konuda ticari faaliyette bulunmak üzere ve anılan Tebliğ’de yer alan faaliyet konularında kurulacaklarsa gerekli izinler alınmak şartıyla, her türlü faaliyet alanında kurulabilmektedirler.

Genel kural böyle olmakla birlikte, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 70’nci maddesinde “belediye kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabilir.” denilerek, belediye iktisadi teşekkülleri açısından faaliyet alanı, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre biraz da daraltılmış bulunmaktadır. Diğer taraftan Kanun’un 14’üncü maddesinde “Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsar.” ifadesi yer almaktadır.

Buna göre, belediye şirketlerinin faaliyet alanı hem “konu yönünden” hem de “coğrafi sınırlar yönünden” daraltılmış durumdadır.

Belediyelerin görev, sorumluluk, yetki ve imtiyazları temel olarak 5393 sayılı Kanun’un 14 ve 15’nci maddelerinde sayılmış bulunmaktadır. Belediyelerin kuracakları şirketlerin faaliyet alanı da, yine kendilerine Kanunla verilen bu görev ve hizmet alanıyla sınırlı olabilecektir. Ayrıca, madde hükmünde geçen “belediye kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında” ifadesinde, “bu kanunla” gibi bir sınırlama bulunmadığından, diğer kanunlarla belediyelere yüklenen görev ve sorumluluk alanlarında da şirket kurulabileceği değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan, belediyelerin şirket kurmak dışında, önceden kurulmuş olan şirketlere ortak olması ya da şirketleri devralması yine 5393 sayılı Kanun’un 70’nci maddesine dayanılarak gerçekleştirileceğinden, ortak olunacak ya da devralınacak şirketlerin de belediyelerin görev ve hizmet alanında faaliyet göstermesi şartı aranması gerekmektedir.

5393 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinde yer alan “Belediye sınırları, belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile kesinleşir.” ifadesi ile belediye sınırları tabirinin, idari işlemlerle belirlenecek coğrafi bir alanı kapsadığı anlaşılmaktadır. Belediye şirketleri açısından bu coğrafi alan ne anlam ifade edecektir? Şirketler bu alan dışından kurulamayacak ya da faaliyette bulunamayacak mıdır?

Konuya ilişkin değerlendirmemiz bu coğrafi sınırlamanın şirket merkezi ve şubeleri açısından geçerli olduğu yönündedir. Örneğin sosyal tesis işletmeciliği konusunda hizmette bulunan bir iştirakin, belediye sınırları dışında şube açarak sosyal tesis işletmeciliğinde bulunması, Kanun hükmüyle örtüşmeyecektir. Diğer taraftan bu durumun, iştiraklerin belediye sınırları dışında faaliyette bulunmasına engel olmayacağı kanaatindeyiz. Örneğin park bahçe peyzaj alanında faaliyette bulunan bir belediye iştiraki, belediye sınırları dışında başka bir şirket ya da kamu idaresinin peyzaj işine teklif verebilecek ve yüklenmeye girişebilecektir.

Konuya ilişkin değerlendirilmesi gereken bir başka husus, belediyelerin görev ve hizmet alanı kavramlarının doğrudan mı yoksa dolaylı olarak mı dikkate alınacağıdır. Örneğin, 5393 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinde park ve yeşil alan düzenlemeleri, belediyelerin görev alanlarında sayılmıştır. Buna göre, belediyelerin park ve yeşil alan faaliyetinde bulunacak şirket kurabilmesi mümkün olabilecektir. Bu durum, görev olanının doğrudan yorumlanmasına örnek olabilir. Öte yandan, belediyelerin bu park ve bahçe faaliyetlerinde taşıt da kullanacaklarından yola çıkarak, belediyelerin araç kiralama şirketi kurup kuramayacaklarının yorumu, görev alanının dolaylı yorumlanmasına örnek olacaktır. Konunun bu şekilde geniş ele alınmasının Kanun’la uyuşmadığı açıktır. Aksi durumda, belediye faaliyetlerinde kağıt da kullanıldığı ve dolayısıyla belediyelerin kağıt fabrikası da kurabileceği gibi bir anlam çıkartılmış olacaktır ve bu durum, herhangi bir sınırlama olmaksızın belediyelerin istedikleri alanda şirket kurabilmeleri gibi kanuna aykırı bir yorumlamaya neden olacaktır. Dolayısıyla belediyeler, kanunlarla kendilerine doğrudan verilmiş görevlere ilişkin şirketler kurabilecekler, diğer bir deyişle, bu faaliyetlerin yerine getirilmesi için gerekli olan yan sektörlere ilişkin şirket kuramayacaklardır.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14’üncü maddesinde ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetleri belediyelerin görevleri arasında sayılmıştır. Dolayısıyla, belediyelerin şirket kurma yetki alanının belediye faaliyet alanıyla sınırlı tutulmasının amacının, özel sektörün faaliyet alanının daraltılmaması olduğu ve kamu gücü kullanarak rekabetin engellenmemesinin önüne geçilmek istendiği anlaşılmaktadır.

Buna paralel olarak 5393 sayılı Kanun’un gerekçesine:

Madde ile bir taraftan belediyelerin hizmetlerini daha etkili, verimli ve ekonomik şartlarda sunmasına ve kaynak yaratmalarına yardımcı olmak amacıyla sermaye ortaklığı kurmasına izin verilmekte; diğer taraftan kurulacak ortaklığın belediyenin  görev alanıyla ilgili olması şartı getirilerek şirket kuruluşunun  disiplin altına alınması ve belediyelerin haksız rekabete yol açmalarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Doğal olarak, madde hükmü gereğince belediyelerin kurdukları veya ortak oldukları şirketlerden, belediyenin görev alanıyla ilgili olmayan şirketleri tasfiye etmesi veya ortaklıktan çekilmesi gerekecektir.

Hükmünün konulduğu görülmektedir.

Dolayısıyla, belediye görev ve hizmet alanıyla örtüşmeyen faaliyette bulunan belediye iştiraklerinin tasfiyesi yoluna gidilecek ya da belediyelerin bu şirketlerden ortaklık paylarını çekmesi gerekecektir.

Malimevzuat.com.tr


Diğer İçerikler