"); pri.document.close(); pri.focus(); pri.print(); pri.close(); }

ÖZET: İçmesuyu hattına verilen zararın zamanında bildirilmemesi nedeniyle sorumluların tespit edilemediği tespit edilmiştir. 2024 Yılı Sayıştay Denetim Raporları çerçevesinde, Sedef Adası’na su sağlayan deniz altındaki hattın zarar görmesi durumunda ilgili kurumlara gerekli yazıların zamanında iletilmediği anlaşılmaktadır. Deniz Kaza ve Olaylarını İnceleme Yönetmeliği, deniz olaylarının araştırılması ve bildirim yükümlülüklerini net bir şekilde belirlerken, Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığı’nın bu konudaki yetki ve sorumlulukları da vurgulanmaktadır.

Sedef Adası’ndaki içmesuyu kesintisi ile ilgili şikayetler üzerine yapılan tespit çalışmaları sonucunda, 2023 Aralık ayında arızanın meydana geldiği belirlenmiştir. İdare, arızanın giderilmesi için bakım onarım hizmeti almış ve bu süreçte 298.500 TL masraf yapmıştır. Ancak, sorumluların tespit edilmesi için gerekli bildirimlerin yapılmaması, rücu işlemlerinin başlatılmasını engellemiştir. Ayrıca, arızanın sebebi olarak deniz taşıtlarının etkisi veya iç boru basıncının rol oynamış olabileceği değerlendirilmektedir.

İdare, arızanın kaynağını belirlemek amacıyla çeşitli kurumlara yazı yazmış, ancak Ana Arama Kurtarma ve Koordinasyon Merkezi (AAKKM) gibi yetkili kurumlara başvuru yapılmamıştır. Arıza tarihinin kesin olarak belirlenememesi ve koordinat verilerindeki tutarsızlık, sorumlu tespiti konusunda yaşanan zorlukları artırmaktadır. Bu durum, içmesuyu hattı gibi kritik altyapıların etkin izleme ve erken uyarı sistemlerinden yoksun olduğunu göstermektedir. Sorumluların tespit edilmesi için ilgili kurumlarla iletişimin bir an önce sağlanması gerekmektedir.

BULGU: İçmesuyu Hattına Verilen Zararla İlgili İşlemlerin Zamanında Yapılmaması Nedeniyle Sorumlunun/Sorumluların Tespit Edilememesi

2024 Yılı Sayıştay Denetim Raporları – Büyükşehir Bağlı İdaresi

İdare tarafından Sedef Adası’na sağlanan ve deniz altında yer alan içmesuyu hattına verilen zarara ilişkin olarak ilgili kurumlara zamanında yazı yazılmadığı ve sorumlunun tespit edilemediği görülmüştür.

27.11.2019 tarih ve 30961 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Deniz Kaza ve Olaylarını İnceleme Yönetmeliği’nin “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 4’üncü maddesinde; bir geminin operasyon ve faaliyetleriyle bağlantılı olarak gerçekleşen ve geminin, gemi üzerindeki insanların veya diğer kişilerin emniyetini veya çevreyi tehlike altına sokan veya düzeltilmemesi halinde tehlikeye sokabilecek olan ve deniz kazası dışında kalan olay veya olaylar silsilesi deniz olayı olarak tanımlanmıştır.

Aynı Yönetmelik’in “Deniz kaza ve olaylarının incelenmesinde görev, yetki ve sorumluluk” başlıklı 5’inci maddesinde; bu Yönetmelik kapsamındaki deniz kaza ve olaylarının araştırma ve incelenmesinin Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığının görev, yetki ve sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir.

“Deniz kazasını bildirim yükümlülüğü” başlıklı 7’nci maddesinde; (1) Bir deniz kazası meydana geldiğinde aşağıda belirtilen kişi, kurum veya kuruluşlar en kısa süre içinde kazaya ilişkin bildirim yapmakla yükümlüdürler:

a) Müteselsilen sorumlu olmak üzere; geminin kaptanı, kaptan bildirim yapamayacak durumda ise yerine vekâlet eden zabit, geminin donatanı, işleteni veya acentesi,

b) Sorumluluk sahası içinde meydana gelen deniz kazalarında ilgili liman başkanlığı.

(2) Deniz kazasına ilişkin bildirim en elverişli vasıtalar kullanılmak suretiyle AAKKM’ye yapılır. AAKKM söz konusu bildirimi elektronik posta veya SMS ile Başkanlığa bildirir.” denilmektedir.

“Deniz olaylarına uygulanması” başlıklı 18’inci maddesinde; bu Yönetmeliğin deniz kazaları bildirimlerinin yapılması ile deniz kazalarının araştırılması, incelenmesi ve raporlarının düzenlenmesine ilişkin hükümleri, deniz olayları bildirimlerinin yapılması ile deniz olaylarının araştırılması, incelenmesi ve raporlarının düzenlenmesi için de geçerli olduğu belirtilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun İkinci Ayrımın “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri” başlıklı 49’uncu maddesinde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.” denilmektedir.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; bir geminin operasyon ve faaliyetleriyle bağlantılı olarak gerçekleşen ve üçüncü kişilerin zararı oluşan durum deniz olayı olarak tanımlanmıştır. Yönetmelik hükümlerinde deniz kaza ve olaylarının incelenmesinde görev, yetki ve sorumluluğun Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığına ait olduğu, deniz olayına karışanların bildirim yükümlülüğü olduğu ve bildirimin Ana Arama Kurtarma ve Koordinasyon Merkezine (AAKKM) yapılacağı ve AAKKM’ninde bu durumu Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığına bildireceği belirtilmiştir.

Ayrıca mevzuat hükümlerinde haksız fiil sonucu İdare zarara uğratıldığında zararın tazmini kapsamında üçüncü kişilere rücu işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerektiği de ifade edilmiştir.

Sedef Adası’nda içmesuyu kesintisi ile ilgili gelen şikayetlere ilişkin İdare tarafından tespit çalışmaları başlamış ve İdare tarafından yapımı gerçekleştirilen ve Sedef Adası’na içmesuyu sağlayan hatta 2023 aralık ayında arıza olduğu fark edilmiş ve tespit için firmalardan teklif alınmıştır. Daha sonra İdare tarafından yine bakım onarım hizmet alımı gerçekleştirilmiş ve 25.03.2024 tarihinde arıza giderilmiştir. Söz konusu tespit ve arıza onarımı İdareye 298.500 TL’ye mal olmuştur. Ancak söz konusu zararın sorumlularının tespiti ile ilgili AAKKM’ye ve Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığına herhangi bir yazı yazılmamıştır. Ayrıca katlanılan bedel sadece tespit ve bakım onarım gideri olmayıp arıza süresi boyunca içmesuyunun boşa akmasıyla da İdare tarafından külfete katlanılmıştır. Ancak İdare tarafından ilgili kurumlara yazıların yazılmaması nedeniyle sorumlu tespiti yapılamamış ve rücu işlemleri başlatılamamıştır.

Halbuki deniz altında yer alan hatla ilgili yukarıda ki mevzuatta da bahsedildiği üzere AAKKM ve Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığının yetki ve sorumlulukları bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan denetim tespiti üzerine, İdare tarafından özetle Sedef Adası’nda bulunan 118 konut ve 2 iş yeri olmak üzere toplam 120 bağımsız bölümün içme suyu ihtiyacının bir Derneğin kontrolünde bulunan 1.000 metreküplük betonarme deponun doldurularak giderildiği, deponun yaz aylarında 2-3 günde bir periyotlarla kışın ise 15 günlük periyotlarla doldurulduğu ifade edilmiştir. Söz konusu depoya 20.11.2023 tarihinde su verildikten sonra 5.12.2023 tarihinde su sıkıntısı ile şikâyet geldiği, buna binaen içme suyu hattında arıza tespit ihalesi gerçekleştirildiği ve içme suyu hattında ki arızanın hidrolik basınca bağlı boru patlaması veya deniz taşıtlarının çapa atması sonucu borunun zarar görmesi nedeniyle oluşabileceğinin değerlendirildiği belirtilmiştir. Arızanın deniz taşıtı kaynaklı olup olmadığının tespiti amacıyla Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne (Gemi Trafik Hizmetleri Şube Müdürlüğüne), İstanbul Valiliği Sahil Güvenlik Komutanlığına, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğüne yazı yazıldığı ancak sadece Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından verilerin paylaşıldığı ifade edilmiştir. Arızayı onaran firma tarafından bildirilen arıza noktasına ait koordinatlar ile İdare bilgi sisteminde kayıtlı mevcut içme suyu boru hatları arasında 48,81 metre fark olması sebebiyle, firmanın bildirdiği boru kırığı koordinatı merkez alınarak 100 metre çapındaki alanda 4 farklı deniz aracının seyir yaptığının Denizcilik Genel Müdürlüğü verilerinden tespit edildiği belirtilmiştir. Ancak bu veriler ışığında arıza tarihinin tam olarak bilinmemesi, arızaya neden olan aracın kesin olarak tespitinin mümkün olmaması sebebiyle rücu edilecek kişi veya kişiler tam olarak tespit edilemediğinden tazminat talebinde bulunulamadığı, kaldı ki arızanın içme suyu hattındaki iç boru basıncı nedeniyle olma ihtimalinin de bulunduğu belirtilmiştir.

İdare tarafından her ne kadar Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne (Gemi Trafik Hizmetleri Şube Müdürlüğüne), İstanbul Valiliği Sahil Güvenlik Komutanlığına, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğünden bilgi istenildiği belirtilse de esas sorumlu kurum olan Ana Arama Kurtarma ve Koordinasyon Merkezi (AAKKM) ve Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığı gibi yetkili ve mevzuatta belirtilmiş kurumlara başvuru yapılmamıştır. Zira Deniz Kaza ve Olaylarını İnceleme Yönetmeliği açıkça deniz olaylarında bu kurumlara bildirim zorunluluğu getirmektedir.

Ayrıca İdare tarafından arızayı onaran firmanın arıza koordinat verisi ile İdare kayıtlarında yer alan arıza koordinat verisi arasında 48,81 metrelik fark bulunduğunu ifade etmesi sorumlu tespiti için teknik bir yetersizliğe işaret etmektedir. Bu durumda İdare tarafından Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından verilen bilgiler ışığında sorumlu tespiti yapmasının sağlıklı olmadığı açıktır. Kaldı ki İdare tarafından arıza tarihinin 20.11.202305.12.2023 tarihleri arasında olduğunun ancak tam tarihinin bilinemediğinin ifade edilmesi de bu hususu destekler niteliktedir. Bu bilgiler ışığında değerlendirildiğinde kamu altyapılarında konum verisi hassas bir kriterdir. Bu denli önemli bir altyapı için 50 metreye yakın bir hata payı, veri sistemlerinin güncel olmadığını, ayrıca arıza tarihinin belirlenmemesi de yine İdarenin içmesuyu hattı gibi kritik bir altyapı unsurunun etkin biçimde izleme ve erken uyarı sistemlerinden yoksun olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak İdare tarafından içmesuyu hattına zarar veren sorumlu kişi ya da kişilerin tespitinin gerçekleştirilmesi için ilgili kurumlarla yazışmaların bir an önce tamamlanması gerekmektedir.