Karar Konusu: Belediye Başkanına Yapılan Ödemelerde Gelir Vergisi Tevkifat Hatası
Karar Açıklaması: Kırşehir Belediyesi’nde, Belediye Başkanı Halim ÇAKIR’a yapılan aylık ödenek ödemelerinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde belirtilen vergi dilim ve oranları dikkate alınmadan gelir vergisi tevkifatı yapılması nedeniyle 397,60 TL kamu zararı oluştuğu tespit edilmiştir.
Dilekçi, işlemleri bizzat takip etme imkânının olmadığını, ödemenin kurumun hatasından kaynaklandığını ve geri alınamayacağını öne sürerek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.
Ancak Sayıştay, vergi kanunlarına aykırılık nedeniyle tahakkuk eden kamu alacağının idarece yapılan idari bir işlem olmadığını, dolayısıyla terfi, intibak veya kadro işlemlerine dayalı bir hata kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirterek talebi reddetmiştir.
Sayıştay Değerlendirmesi:
- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. ve 94. maddeleri gereğince kamu kurumlarının hizmet erbabına ödedikleri ücretlerden vergi tevkifatı yapmaları zorunludur.
- 103. madde uyarınca gelir vergisi, belirlenen vergi dilimleri üzerinden hesaplanmalıdır. Ancak Belediye Başkanı’na yapılan ödemelerde bu dilimler dikkate alınmamıştır.
- Anayasa’nın 160. maddesi ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 65. maddesi gereğince, Sayıştay’ın kesinleşmiş kararları idari yargı denetimine tabi değildir.
- Vergi alacaklarının tahakkuk ve tahsilinde zamanaşımı bulunmadığından, Belediye Başkanı adına yapılan ödemelerden kaynaklanan kamu zararının tazmin edilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
Kararın Sonucu:
- 397,60 TL tutarındaki tazmin hükmü tasdik edilmiştir.
- Dilekçinin itirazları reddedilmiş, hukuka aykırı gelir vergisi tevkifatı nedeniyle oluşan kamu zararının tahsiline karar verilmiştir.
- İlgili ödeme işlemlerinden sorumlu yetkililerin dikkatsizliği kamu zararı doğurduğundan, yetkililerin mali sorumluluğu devam etmektedir.
Değerlendirme ve Tavsiyeler:
- Kamu idareleri, Gelir Vergisi Kanunu’na uygun tevkifat uygulamalarına dikkat etmelidir.
- Belediye gelir ve gider işlemlerinde mali mevzuata uygun denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir.
- Belediye başkanları ve diğer üst düzey yöneticilere yapılan ödemeler, mevzuata uygun şekilde vergilendirilmeli, gelir vergisi dilimleri doğru hesaplanmalıdır.
- Kamu zararına yol açan işlemlerden sorumlu harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri, mevzuata uygun hareket etmeleri konusunda eğitim almalıdır.
- Benzer hataların tekrarlanmaması için iç kontrol sistemleri etkin şekilde işletilmelidir.
KARAR ORJİNAL METNİ:
Kamu İdaresi Türü | |
Yılı | 2009 |
Dairesi | 6 |
Karar No | 37107 |
İlam No | 39014 |
Tutanak Tarihi | 13.5.2014 |
Kararın Konusu |
Dosyada mevcut belgeler okunup incelendikten ve duruşmada hazır bulunan murafaacı ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşüldü:
1-) 886 sayılı İlam’ın 7. maddesi ile, Belediye Başkanı’na ödenen aylık ödenekten, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde öngörülen vergi dilim ve oranları dikkate alınmadan Gelir Vergisi tevkifatı yapılması nedeniyle 397,60-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde özetle, Belediye Başkanı olarak söz konusu işlemleri takip etmesinin mümkün olmadığını ve ödemenin Kurumun hatasından kaynaklanmış olduğunu;
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 gün ve E:1968/68,K:1973/14 sayılı kararında; idarenin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın hatalı ödediği meblağı her zaman geri alabileceği, bunun dışında kalan hallerde hatalı ödemelerin geri istenilmesinin hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlanmak üzere dava açma süresi içinde olanaklı olduğu, bu süre geçtikten sonra geri istenilemeyeceğinin belirtildiğini, Danıştay kararlarına göre hatalı ödemelerin istirdatının hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten sonra 60 gün içinde mümkün olduğunu ve bu süre geçtikten sonra istirdat edilemeyeceğini; 6085 sayılı Kanun’un 60. maddesinde “Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştayın kesinleşmiş kararları arasındaki uyuşmazlıklarda, 52 nci maddede belirtilen ilgililerin 56 ncı maddedeki esas ve usuller dairesinde başvuruları üzerine Sayıştay kararı yargılamanın iadesi yoluyla görüşülerek uyuşmazlık Danıştay kararı doğrultusunda giderilir. Uyuşmazlığın bulunmadığı hakkındaki Sayıştay kararına karşı 52 nci maddede belirtilen ilgililerce Danıştaya başvurulduğu takdirde, bu hususa ilişkin Danıştay kararına uyulur.” denildiğini belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.
Başsavcılık karşılama yazısında; “Temyiz eden tarafından ileri sürülen nedenlerin konu ile ilgisi yoktur. Tazmine konu olay Gelir Vergisi ile ilgilidir. Yani yasadan doğan bir alacaktır. Terfi, intibak, kadro, derece yükselmesi gibi idarece yapılan bir işlem söz konusu değildir. Vergi Kanunlarına aykırılık söz konudur. Vergi alacağına ilişkin tahakkuk ve tahsilat zaman aşımı da söz konusu olmadığına göre Daire Kararının Tasdikine, karar verilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.” denilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesinde,
“Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” denilerek işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı olarak verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerin ücret olduğu, bu ücretin ödenek adı altında ödenmiş olmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının 1 inci bendinde ise; Kamu idare ve müesseselerinin, hizmet erbabına ödedikleri ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapmaları gerektiği hükme bağlanmıştır.
Yine aynı Kanunun “Esas Tarife” başlıklı 103 üncü maddesinde de,
“(Değişik madde: 30/03/2006-5479/1 md.) Gelir vergisine tabi gelirler (26/12/2007 tarihli ve 2007/13044 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile);
7.800 YTL’ye kadar % 15
19.800 YTL’nin 7.800 YTL’si için 1.170 YTL, fazlası % 20
44.700 YTL’nin 19.800 YTL’si için 3.570 YTL, fazlası % 27
44.700 YTL’den fazlasının 44.700 YTL’si için 10.293 YTL, fazlası % 35
oranında vergilendirilir.” denilerek gelir vergisine tabi kazançların, bu kazançların toplamın tekabül ettiği vergi dilimlerine ilişkin oranlar üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.
Oysa Kırşehir Belediye Başkanı Halim ÇAKIR’a ödenen gelir vergisine tabi bir ödeme olan ödenek, anılan Kanunun 103 üncü maddesinde belirtilen vergi dilimleri ve oranları dikkate alınmadan vergilendirilmiştir.
Ayrıca Dilekçi Danıştay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 22.12.1973 tarih ve 1968/8 Esas ve 1973/14 Karar sayılı kararına istinaden tazmin hükmünün kaldırılmasını istemişse de, Anayasanın 160. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki “… Sayıştay’ın kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi isteminde bulunabilirler. Bu kararlar dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamaz.
Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay kararları esas alınır.” ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 65. maddesindeki “.. genel mahkemelerce verilen hükümler, Sayıştay’ın hesap ve işlemleri yönünden denetimine ve hükmüne engel değildir…” hükümlerine göre, Anayasal bir kuruluş olan Sayıştayın Anayasa ve kendi Kanunundan kaynaklanan denetim ve yargılama yetkisini kullanması sonucu verilen Sayıştay ilamlarına, Danıştayca vergi konusunda verilen kararlar hariç, idari ve genel mahkemelerce verilen kararlar bir engel teşkil etmemektedir.
Bununla birlikte, 832 sayılı Kanunun 66. maddesinde belirtildiği üzere Sayıştay, sayman hesaplarını Sayıştaya noksansız verildiği tarihten itibaren 2 yıl içinde yargılamakla mükellef olup, ilgili mevzuatta Sayıştay’ın yargılama süresine ilişkin başkaca bir sınırlama bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddedilerek 886 sayılı İlam’ın 7. maddesi ile verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE,
2-) 886 sayılı İlam’ın 12. maddesi ile verilen tazmin hükmüne ilişkin olarak ibraz edilen belgenin incelenmesi temyiz konusu olmadığından bu hususta Kurulumuzca yapılacak işlem olmadığına, ancak aynı tazmin hükmünde Gerçekleştirme Görevlisi sıfatı ile iştiraki bulunan Lokman ALTAŞ’ın başvurusu üzerine düzenlenen 13.05.2014 tarih ve 39010 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararı ile Dairesine tevdi edilen dosya ile aynı mahiyette olan bu dosyanın sözü edilen dosya ile birleştirilerek, sözü edilen belgeler yargılamanın iadesini gerektirir nitelikte görüldüğü takdirde bu yolda işlem yapılmasını teminen ilgili Sayıştay Dairesine TEVDİİNE,
Karar verildiği 13.05.2014 tarih ve 39014 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.