1 Nisan 2023 CUMARTESİ | Resmî Gazete | Sayı : 32150 |
TEBLİĞ | ||
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi
Başkanlığı)’ndan: KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 46) MADDE 1- 26/4/2014 tarihli ve
28983 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama
Tebliğinin (I/C-2.1.3.1.) bölümünün son paragrafının son cümlesi
yürürlükten kaldırılmış ve aynı paragrafa aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Alıcı mükelleflerin mücbir sebep
halinden çıkmak istemeleri ve buna ilişkin İdareye yaptıkları başvuru
neticesinde mücbir sebep halinin sona erdirilmesi durumunda da mücbir sebep
halinin ortadan kalktığı tarihten itibaren genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulanır. Öte yandan, işleme taraf olan
satıcı mükellef ile alıcı mükellefin her ikisinin de mücbir sebep
kapsamında bulunması halinde, söz konusu alımlarda genel hükümler
çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam olunur.” MADDE 2- Aynı Tebliğin (I/C-2.1.3.2.5.2.) bölümünün sonuna
aşağıdaki paragraf eklenmiştir. “PTT A.Ş.nin posta
işlerinin yerine getirilmesine yönelik olarak; gönderilerin toplanması,
yüklenmesi, ayrımı, sevki ve işlenmesi, gönderilerin adresten kabulü,
ambalajlanması, ölçüm, tartım ve kayıt işlemleri, dağıtılacak tüm
kayıtlı/kayıtsız gönderilerin grup/cihet ayrımı, dağıtım araçlarına
yüklenmesi ve boşaltılması, gönderilerin dağıtım ve teslimi, tahsilatlı gönderilerin ücretlerinin tahsili, tahsil
edilen ücretlerin İdareye teslimi, teslim edilen veya edilemeyen
gönderilerin dağıtım alanında veya işyerinde düşüm işlemleri ve benzeri
şekillerdeki hizmet alımları bu bölüm kapsamında tevkifata
tabi tutulur.” MADDE 3- Aynı Tebliğin (I/C-2.1.5.2.1.) bölümünün sekizinci
paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir. “Şu kadar ki mükellefin iade hakkı doğuran işlemi
yaptığı yılda süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesinin bulunması
halinde, mahsuben iade talepleri YMM raporu ile yerine getirilebilir.” MADDE 4- Aynı Tebliğin (I/C-2.1.5.2.2.) bölümünün üçüncü
paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir. “Şu kadar ki mükellefin iade hakkı doğuran işlemi
yaptığı yılda süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesinin bulunması
halinde, nakden iade talepleri YMM raporu ile yerine getirilebilir veya
iade talebinin tamamı kadar verilmiş teminat, YMM raporu ile çözülebilir.” MADDE 5- Aynı Tebliğin
(II/E-10.) bölümünün başlığında yer alan “2019 UEFA Süper Kupa ve 2021 UEFA
Şampiyonlar Ligi Finali Müsabakaları” ibaresi “2023 UEFA Şampiyonlar Ligi
Finali Müsabakası” olarak, aynı bölümün birinci paragrafında yer alan “2019
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) Süper Kupa Finali ve 2021 UEFA
Şampiyonlar Ligi Finali müsabakalarına” ibaresi “2023 Avrupa Futbol
Federasyonları Birliği (UEFA) Şampiyonlar Ligi Finali müsabakasına” olarak
değiştirilmiştir. MADDE 6- Aynı Tebliğin (IV/A-1.6.)
bölümünden sonra gelmek üzere başlığıyla birlikte aşağıdaki bölüm eklenmiştir. “1.7. İade
Talebinde Bulunulabilecek Asgari Tutar 27/1/2023 tarihli ve 6775 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile
1/2/2023 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere
mükelleflerin iade hakkı doğuran işlemlerine ilişkin olarak iade talebinde
bulunabilecekleri asgari tutar 2.000 TL olarak belirlenmiştir. Belirlenen
bu tutarın mükelleflerin iade talep ettiği tutardan düşülmesi söz konusu
değildir. Bu kapsamda, mükellefler iade hakkı doğuran
işlemlerden kaynaklanan iade talep tutarları 2.000 TL’nin altında olan
vergilendirme dönemleri de dahil olmak üzere
ilgili dönem beyannamelerinde iade beyan edecek ve bu tutarlar için iade
talebinde bulunacaktır. Ancak vergi dairelerince 2.000 TL’nin altındaki
iade talepleri bu vergilendirme döneminde değerlendirmeye alınmaksızın
sonraki vergilendirme dönemlerindeki iade talepleri ile birlikte
değerlendirilecektir. Mükelleflerin aynı vergilendirme döneminde farklı
iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade talepleri bulunması halinde
iade talebinde bulunulabilecek tutarın tespitinde bu dönemdeki iade tutarları
birlikte dikkate alınır. Toplam iade talep tutarının asgari iade tutarı
olan 2.000 TL’yi aşması halinde mükellefin bu dönemdeki iade talebi
değerlendirilir. Toplam iade talep tutarının asgari iade tutarının altında
kalması halinde mükellefin bu dönemdeki iade talebinin değerlendirilmesi
mümkün olmayıp, bu iade talep tutarının izleyen dönemlerdeki iade talep
tutarları ile birlikte dikkate alınarak iade talebinin değerlendirilmesi
mümkündür. Bu durumda izleyen vergilendirme dönemindeki iade talep tutarı dahil toplam iade tutarının asgari iade tutarı olan
2.000 TL’yi aşması gerektiği tabiidir. Örnek 1: Mükellef (A)’nın
2023/Mayıs vergilendirme döneminde kısmi tevkifat
uygulaması kapsamında işgücü temin hizmeti nedeniyle 1.200 TL, yatırım
teşvik belgesi kapsamındaki teslimleri nedeniyle 1.500 TL olmak üzere
toplam KDV iade talep tutarı (1.200+1.500)= 2.700 TL dir.
Mükellef (A)’nın 2023/Mayıs vergilendirme dönemindeki
2.700 TL iade talep tutarı asgari iade tutarı olan 2.000 TL’yi aştığından
mükellefin ilgili iade talepleri vergi dairesince değerlendirilerek iade
edilebilir. Örnek 2: Mükellef (A)’nın kısmi tevkifat uygulaması kapsamında işgücü temin hizmetinden
kaynaklı iade talep tutarları 2023/Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran
vergilendirme dönemleri için sırasıyla 700 TL, 1.000 TL, 200 TL ve 500 TL
olup bu dönemlerde iade hakkı doğuran başka işlemi bulunmamaktadır.
2023/Mart, Nisan ve Mayıs vergilendirme dönemlerindeki iade talep tutarları
2.000 TL olan asgari tutarın altında kaldığı için mükellefin bu dönemlerdeki
iade talepleri vergi dairesince değerlendirilmeyecektir. Mükellefin
2023/Haziran vergilendirme dönemindeki iade talebi sonrasında toplam iade
talep tutarı olan 2.400 TL vergi dairesince değerlendirilerek iade
edilebilir. 3065 sayılı Kanunun 11/1-b maddesine
göre, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezi bulunmayanların
taşımacılık faaliyetlerine ilişkin olarak satın alacakları mal ve hizmetler
ile fuar, panayır ve sergilere katılımları dolayısıyla satın alacakları mal
ve hizmetler nedeniyle ödedikleri KDV’nin karşılıklı olmak kaydıyla
iadesinde, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezi bulunmayan
yabancı yapımcılara sinematografik eserlerin yapımına ilişkin olarak
verilen çekim izin süresi içinde satın alacakları veya ithal edecekleri mal
ve hizmetler için ödedikleri KDV’nin iadesinde, 3065 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre,
karşılıklı olmak şartıyla Türkiye’deki diplomatik misyonlar
ve konsolosluklar ile uluslararası kuruluşların vergi muafiyetine sahip
mensuplarının ödedikleri KDV’nin iadesinde, 3065 sayılı Kanunun geçici 26 ncı
maddesine göre, uluslararası kuruluşlar ile bu kuruluşlara bağlı program,
fon, temsilcilik ve özel ihtisas kuruluşlarının yönetici kadrolarında görev
yapan mensuplarının ödedikleri KDV’nin iadesinde, istisnadan yararlananların KDV mükellefiyeti bulunmadığından,
bunlar tarafından asgari iade tutarına bakılmaksızın iade talebinde
bulunulabilir.” MADDE 7- Aynı Tebliğin (IV/E-3.5.)
bölümünün beşinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir. “Sahte belge kullanılmasına yönelik olumsuz tespit
bulunan dönemi kapsayan takvim yılında süresinde düzenlenmiş tam tasdik
sözleşmesi bulunan mükelleflerin, sahte olduğu tespit edilen belgelerde yer
alan alım tutarının, aynı dönemdeki toplam alımlarının %5’ini geçmemesi
halinde, bu mükellefler sahte belge kullanma tespiti gerekçesiyle özel
esaslar kapsamına alınmazlar. Şu kadar ki, bu durumun 213 sayılı Kanunun
370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamındaki ön tespitler için yapılacak
izaha davet ve buna bağlı olarak uygulanacak özel esaslar uygulamasına
etkisi yoktur.” MADDE 8- Aynı Tebliğin (IV/E-4.5.)
bölümünün birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf
eklenmiştir. “Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kullanılmasına yönelik olumsuz tespit bulunan dönemi kapsayan takvim
yılında süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin,
yanıltıcı olduğu tespit edilen belgelerde yer alan alım tutarının, aynı
dönemdeki toplam alımlarının %5’ini geçmemesi halinde, bu mükellefler
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespiti gerekçesiyle özel
esaslar kapsamına alınmazlar. Şu kadar ki, bu durumun 213 sayılı Kanunun
370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamındaki ön tespitler için yapılacak
izaha davet ve buna bağlı olarak uygulanacak özel esaslar uygulamasına
etkisi yoktur.” MADDE 9- Aynı Tebliğin (IV/E-15.) bölümünden sonra gelmek
üzere başlığıyla birlikte aşağıdaki bölüm eklenmiştir. “16. 9/3/2023 Tarihli ve 7440 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Kapsamında KDV Artırımında Bulunanların Özel Esaslar Karşısındaki Durumu Aralık/2022 ve öncesi vergilendirme dönemlerine
ilişkin olarak haklarında bu Tebliğ kapsamında; – Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
belge kullanma olumsuz raporu ile – Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
belge kullanma, – Beyanname vermeme, – Adresinde bulunamama, – Defter ve belge ibraz etmeme, olumsuz tespitleri bulunan ve bu nedenle özel esaslara tabi
olan mükelleflerden 2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022 takvim yıllarında
faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin olarak 7440 sayılı
Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci maddeleri kapsamında KDV artırımında
bulunanlar (Bu yıllardan herhangi birinde faaliyete başlanması halinde
faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıllar için; faaliyetin terk edilmesi
halinde ise faaliyetin terk edildiği yıl ve önceki yıllar için artırımda
bulunulması gerekir.), artırım tutarlarının tamamını ödedikleri tarihten
itibaren özel esaslar kapsamından çıkarılır. Ayrıca,
taksit uygulamasından faydalanan mükelleflerin hesaplanan tutarların tamamı
ile bir taksite ait tutarın %10’u kadar banka teminat mektubu (herhangi bir
kısıtlayıcı şart taşımaması gerekmektedir), sigorta şirketi kefalet senedi
(herhangi bir kısıtlayıcı şart taşımaması gerekmektedir), devlet tahvili
veya hazine bonosu cinsinden teminat göstermeleri halinde taksitlerin
tamamının ödenmesi beklenmeksizin genel esaslara dönüşleri sağlanır. Bu
şekilde teminat gösteren mükelleflerin mezkûr Kanuna göre taksitleri
ödememeleri halinde, ödenmemiş taksitler muaccel hale gelir ve kalan borcun
tamamı teminatın paraya dönüştürülmesi yoluyla tahsil edilir. 7326 sayılı Kanun kapsamında 2018, 2019 ve 2020
yılları için (Bu yıllardan herhangi birinde faaliyete başlanması halinde
faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıl için) artırımdan yararlanmış
olanların genel esaslara dönüşünde, yararlanma koşullarının ihlal edilmemiş
olması koşuluyla bu yıllar için yeniden artırımda bulunulması şartı
aranmaz. 2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022 takvim yıllarında
faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin olarak 7440 sayılı
Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci maddeleri doğrultusunda KDV artırımında
bulunarak özel esaslar kapsamından çıkarılan mükellefler, artırımda
bulunulan yıllar için yukarıda belirtilen olumsuzluklar kapsamında tekrar
özel esaslara alınmazlar. Özel esaslar kapsamında olmadığı halde KDV
artırımında bulunmuş olan mükellefler, artırımda bulundukları yıllarda alım
yaptıkları mükelleflerle ilgili olumsuzluklar için yapılacak tespitler
dolayısıyla özel esaslar kapsamına alınmazlar. Ancak, bu mükellefler
hakkında, artırımda bulunulan yıllar için sahte belge kullanma olumsuz
tespiti yapılması halinde, Tebliğin (IV/E-5) bölümünde yer alan hükümler
saklı kalmak kaydıyla, sonraki döneme devreden KDV’ye ilişkin düzeltme
işlemi neticesinde artırımda bulunulmayan bir yılda tarhiyat yapılması
gerekiyorsa, mükellef özel esaslara alınmasa dahi düzeltme işlemi
yapılacaktır. Yukarıda belirtilenler dışındaki sebepler
dolayısıyla haklarında özel esaslar uygulananların KDV artırımında
bulunmaları ise bunların genel esaslara dönüşlerini sağlamaz. Aynı şekilde
yukarıda belirtilenler dışındaki sebepler dolayısıyla haklarında özel
esaslar uygulanması gerekenlerin KDV artırımında bulunmaları bunların özel
esaslara tabi tutulmasını engellemez. 7440 sayılı Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci
maddeleri kapsamında KDV artırımında bulunmasına bağlı olarak özel esaslar
kapsamından çıkarılan veya özel esaslar kapsamına alınmayan mükelleflerin
iade taleplerinde, haklarında olumsuzluk bulunan mükelleflerden alımlarının
bulunduğunun tespiti halinde, Tebliğin (IV/E-11) bölümünde belirtilen
hükümlerin uygulanacağı tabiidir. 7440 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin dokuzuncu fıkrasının (b) bendi uyarınca, mezkûr maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla haklarında, 213 sayılı Kanunun 359 uncu
maddesinin (b) fıkrasında yer alan defter, kayıt ve belgeleri yok etme veya
defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyma veya hiç yaprak
koymama veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte
olarak düzenleme fiillerinden ya da (ç) fıkrasında yer alan fiillerden
hareketle yapılan vergi incelemesi devam edenlerin mezkûr Kanunda
belirtilen süre ve öngörülen şekilde KDV artırımında bulunmaları durumunda,
söz konusu vergi incelemesinin tamamlanmasına kadar Kanunun kapsadığı
dönemlerin tamamı için yapılan artırımlara ilişkin olarak tahakkuk
işlemlerinin bekletilmesi gerekmektedir. Bu durumda olan ve 2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022
takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin KDV
artırımında bulunmuş olan mükelleflerin genel esaslara dönüşleri, vergi
incelemesinin ilgili maddede belirtilen sürede sonuçlandırılamaması veya
yapılan vergi incelemesinde bu fiillerin varlığının tespit edilmemesi ve
maddede öngörülen diğer şartların sağlanması durumunda, vergi artırımı
sonucunda hesaplanan vergilerin ödenmesi veya taksit imkanından
faydalanılacaksa yukarıda belirtildiği şekilde teminat gösterilmesi halinde
yerine getirilir.” MADDE 10- Aynı Tebliğin (V/A-2.5.)
bölümünün; a) Birinci paragrafından sonra gelmek üzere
aşağıdaki paragraf eklenmiştir. “Öte yandan, 27/1/2023
tarihli ve 6775 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 6/2/2019 tarihli ve 718
sayılı Cumhurbaşkanı Kararında yapılan değişiklik ile şehir içi yolcu
taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan
hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla
elde eden dolmuş işletmelerinin (belediyeler ile doğrudan veya dolaylı
olarak sermayesinin %51 veya daha fazlası belediyelere ait şirketler
hariç), münhasıran il sınırları içinde yapmış oldukları toplu taşıma
faaliyetlerine ilişkin 3065 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde yer alan
hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre hasılatlarına uygulayacakları
vergi oranı %1,5 olarak belirlenmiş olup bu düzenleme 1/2/2023 tarihi
itibarıyla yürürlüğe girmiştir.” b) Mevcut ikinci paragrafında yer alan “otobüs
işletmeleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ ile şehir içi yolcu taşımacılığı
faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının
tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden dolmuş
işletmeleri (minibüs, midibüs ve benzeri taşıtlarla belirlenmiş
güzergahlarda şehir içi ve banliyö yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan
mükellefler dahil)” ibaresi ve “otobüsle toplu
taşıma faaliyeti” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya dolmuşla şehir içi
yolcu taşımacılığı faaliyeti” ibaresi eklenmiştir. c) Mevcut dördüncü paragrafında yer alan “otobüs”
ibaresi “otobüs ve/veya dolmuş” şeklinde değiştirilmiştir. ç) Mevcut beşinci paragrafı yürürlükten
kaldırılmıştır. d) Mevcut altıncı paragrafında yer alan “otobüsle
toplu taşıma” ibaresi “otobüsle toplu taşıma faaliyeti veya dolmuşla şehir
içi yolcu taşımacılığı” şeklinde ve “faaliyetin” ibaresi “faaliyetlerin”
şeklinde değiştirilmiş ve aynı paragrafa birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Kapsama giren faaliyetlerin
birlikte yapılması hasılat esaslı vergilendirme
usulüne göre vergilendirmeye engel teşkil etmez.” e) Mevcut dokuzuncu paragrafında yer alan “özel
halk otobüsü işletmeciliği” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve/veya dolmuş
işletmeciliği” ibaresi eklenmiştir. MADDE 11- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 12- Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı
yürütür. |