Coşkun KULGU, Sayıştay Başdenetçisi

Belediye iştirakleri ya da şirketleri kavramı literatürde, belediyelerin doğrudan ya da dolaylı olarak yarısından fazlasına sahip oldukları şirketler için kullanılmaktadır.

Belediye şirketleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tabi olma ya da vergi mevzuatı uygulamaları bakımından diğer şirketlerden farklı olmayıp, aynı hukuki statüye sahiptirler. Aynı şekilde personel rejimi bakımından da diğer şirketlerden farkları bulunmamaktadır.

Dolayısıyla belediye şirketleri, kamu  – özel kesim ayırımında, özel sektör kapsamında yer almaktadırlar.

Ancak kullandıkları kamu kaynağı dolayısıyla belediye şirketlerinin, kamu ihale mevzuatına ya da Sayıştay denetimine tabi olmak gibi çeşitli kamu hukuku alanına dahil edildikleri görülmektedir.

Konumuz bu bağlamda, Sayıştay denetimine tabi olan belediye şirketlerinde, kasıt ya da ihmalen bir zarara sebebiyet verilmesi durumunda, bu durumun Sayıştay denetimlerinde nasıl ele alındığına ilişkindir.

Burada öncelikle Sayıştay denetiminin temel süreçlerinin kısaca anlatılması, konunun anlaşılmasına yarar sağlayacaktır.

Sayıştay, denetlediği idarelerde iki tür denetim yürütmektedir. Bunlar düzenlilik denetimi ve performasn denetimleridir. Sayıştay denetimlerinin uygulamada en az yüzde 95’lik kısmını düzenlilik denetimleri oluşturmaktadır.

Düzenlilik denetimi de kendi içerisinde mali denetim ve uygunluk denetimi olarak ikiye ayrılmaktadır. Mali denetim, denetlenen idarelerinin mali rapor ve tablolarının güvenilirliği ve doğruluğuna ilişkin denetimi ifade etmekteyken; uygunluk denetimi, hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygunluğunun incelenmesi ifade etmektedir. Bir işlem hukuka uygun olmakla birlikte, mali tablolara hatalı yansımış olabilmektedir. Ya da hukuka aykırı olmakla birlikte, mali tablolara bu hatalı şekliyle doğru yansımış olabilmektedir. Bu iki örnek mali – uygunluk denetimi farkının anlaşılmasına yardımcı olabilir.

Biz konumuzla ilgili olan uygunluk denetimi ayrımından devam edeceğiz.

Kamu idarelerinin gelir, gider ve mallarına ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygunluğunu denetleme sürecinde,  kamu zararına yol açan bir husus tespit edildiğinde Sayıştay denetçileri ilgilileri sorgulamakta ve mali yılsonu itibariyle yargılamaya esas rapor (iddianame)  düzenlemektedirler.

Yani, denetlenen idareler için yargı raporu hazırlanıp hazırlanmayacağı hususu, denetçilerin denetimlerde kamu zararı ile karşılaşıp karşılaşmadıklarıyla ilgili bir durumdur. Şayet kamu zararı iddiası varsa, Sayış denetçileri yargı raporunu hazırlamakta ve kamu zararının var olup olmadığı Sayıştay dairelerinde yapılan yargılama sonucunda hükme bağlanmaktadır. Kamu zararına hükmedilmesi durumunda, ilgili tutar sorumlulardan icra iflas kanunu hükümleri çerçevesinde tahsil edilmektedir.

Bu nedenle de belediye şirketlerinde yargı rapor hazırlanıp hazırlanmayacağı hususu, kamu zararı kavramı ile ilintilidir. 6085 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinde, bu Kanun’un uygulanmasında  kamu zararı kavramının; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda belirtilen kamu zararını olduğu ifade edilmektedir. 5018 sayılı Kanun kapsamına genel yönetim kapsamındaki idarelerini aldığından (merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler), belediye şirketleri açısından teknik anlamda “kamu zararı” kavramı ortaya çıkmayacak ve yargılamaya esas raporda hazırlanmayacaktır.

Bu durum, 6085 sayılı Kanun’un 48’inci maddesinde “Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesap ve işlemlerinin denetimi sırasında denetçiler tarafından kamu zararına yol açan bir husus tespit edildiğinde sorumluların savunmaları alınarak mali yıl sonu itibariyle yargılamaya esas rapor düzenlenir.” denilmek suretiyle de teyit edilmektedir.

Buna göre, 5018 sayılı Kanun kapsamında olmayan belediye şirketleri için, kamu zararının tazminine yönelik yargılamaya esas rapor hazırlanmayacaktır.

5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesinde kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanmıştır. Belediye şirketlerinde bu veya buna benzer bir durum yaşanması durumunda yargılamaya esas rapor hazırlanamayacaktır.

Peki, şirket görevlilerinin kasıt ya da ihmaliyle şirket kaynaklarında artışa engel veya eksilmeye sebep olunması durumunda, bu sebep olunan zararın tazmini hangi yolla istenecektir?

5018 sayılı Kanun’da düzenlenen kamu zararı kavramının karşılığı, Türk Ticaret Kanunu’nda şirketler için “şirket zararı” olarak düzenlenmiştir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 555’nci maddesinde Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla kasıt ya da ihmalen şirket kaynaklarının artışına engel ya da eksilmesine sebep olması durumunda, belediye şirketinin genel kurulunda belediyeyi temsil eden gerçek kişinin bu zararın tazminini dava açmak suretiyle yönetim kurulundan istemesi gerekecektir. Belediye temsicisi gerçek kişinin, bu zararın tazminini istememesi durumunda, belediye kaynaklarında (belediye şirketine katılan sermaye belediye aktifinde kayıtlıdır) azalmaya sebep olunacağından, belediye denetimlerinde gerçekleştirme görevlisi olarak kendisi hakkında yargılamaya esas rapor düzenlenebilecektir.

Örnek vermek gerekirse, bir belediye iştiraki Sayıştay tarafından 2020 yılında denetlenmiş olsun ve hakedişlerde yükleniciye 500.000,00 TL fazla para ödediği tespit edilmiş ve Sayıştay denetim raporunda bu durum yer almış olsun. Belediyeyi şirket genel kurulunda temsil eden gerçek kişi de, bu zararın tazminini yönetim kurulundan istememiş olsun. 2021 yılında Belediyenin Sayıştay denetimlerinde, şirket raporunda yer alan şirket zararının tazmininin istenmemesinin, belediyenin ortaklık payı oranında kamu zararı oluşturduğu iddiasıyla, temsilcisi hakkında gerçekleştirme görevlisi sıfatıyla sorgu başlatılabilecek ve yargılamaya esas rapor hazırlanabilecektir.

Dolayısıyla, belediye şirketlerine ilişkin doğrudan yargılamaya esas rapor yazılamasa da, ortak olan belediyeler üzerinden dolaylı yargı raporu yazılabilmesi gündeme gelebilecektir.

Malimevzuat.com.tr