Belediye Şirket Sermayesinin Kaybolması ve Şirket Borca Batık Durumda Olmasına Rağmen Gerekli İşlemlerin Yerine Getirilmemesi (Sayıştay)
/Bilgi Bankası/MevBank/ Belediye Şirket Sermayesinin Kaybolması ve Şirket Borca Batık Durumda Olmasına Rağmen Gerekli İşlemlerin Yerine Getirilmemesi (Sayıştay)
Belediyeler | Mevzuat ve Hukuk
2021 yılı Sayıştay Denetim Raporları
Şirket sermayesinin yıllar itibarıyla gerçekleşen zararlar nedeniyle karşılıksız kaldığı, aktif hesaplarda yer alan toplam tutarın toplam borçları karşılayamayacak duruma geldiği, bir başka deyişle Şirketin “borca batık” durumda olduğu, ancak yönetim kurulu tarafından Türk Ticaret Kanunu’na göre yapılması gereken işlemlerin gerçekleştirilmediği tespit edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesinde anonim şirketlerde sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu;
“(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.
(3) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.
(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/16 md.) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.”
hükümleri ile düzenlenmiştir.
15.09.2018 tarih ve 30536 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ”de de sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu hakkında detaylı açıklamalara yer verilmiştir. Tebliğ’in ikinci bölümünde “Sermaye kaybı”, üçüncü bölümünde ise “Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının tamamının karşılıksız kalması” durumu detaylı bir şekilde düzenlenmiş, Tebliğ’in 12’nci maddesinde şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması hali “borca batık olma durumu” olarak ifade edilmiştir.
Yapılan incelemede; Şirketin, 2021 yılı sonu itibarıyla 6102 sayılı Kanun’un 376’ncı maddesinde belirtilen esaslara göre mali durumunun aşağıdaki tabloda gösterildiği şekilde olduğu, bu haliyle Şirket sermayesinin tamamının zarar nedeniyle karşılıksız kaldığı ve Şirketin aktif varlıklarının borçlarını karşılayabilecek düzeyde olmaması nedeniyle Tebliğ’de belirtildiği üzere Şirketin “borca batık” durumda olduğu tespit edilmiştir.
Tablo 3: Şirketin 2019-2021 Yıllarına İlişkin Sermaye Kaybı ve Borca Batıklık Durumu
Açıklama
2019
(TL)
2020
(TL)
2021
(TL)
Ödenmiş Sermaye
11.441.394,21
13.319.591,94
13.319.591,94
Sermaye
13.994.000,00
13.994.000,00
13.994.000,00
Ödenmemiş Sermaye (-)
-2.552.605,79
-674.408,06
-674.408,06
Geçmiş Yıllar Zararları (-)
-15.321.835,45
-46.712.928,68
-71.648.568,88
Dönem Net Zararı (-)
-31.391.093,23
-24.935.640,20
-39.181.026,23
Aktif (Varlıklar) Toplamı
267.503.698,88
419.858.561,82
681.318.431,13
I- Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
256.175.909,60
417.991.060,52
673.870.611,74
II- Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
46.599.323,75
60.196.478,24
104.957.822,56
Borçlar Toplamı
302.775.233,35
478.187.538,76
778.828.434,30
Tablodan da görüleceği üzere, Şirketin sermayesinin tamamının kaybolması durumu 2019 yılı öncesinde de mevcuttur. Zira 16.04.2019 tarihinde Ticaret Siciline tescil edilen sermaye artırım kararı ile şirket sermayesi 13.994.000,00 TL tutarına artırılmışsa da 6.994.000,00 TL olan önceki sermayeye göre 2019 yılı öncesi yıllar zararı 15.321.835,45 TL’dir. Her ne kadar Şirket zararı 2020 yılında 2019 yılına göre %20,56 azalmışsa da 2021 yılında 2020 yılına göre %57,13 oranında artmış, aktifler ile borçlar arasındaki açık ise yıllar itibarıyla artış göstermiştir.
Yönetim Kurulu Karar Defterinin 2019 yılından itibaren incelenen kayıtlarında; yalnızca 23.11.2020 tarih ve 54 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile şirket sermayesinde oluşan kayıplar konusunda yönetim kurulunca çalışma yapılmasına ve yapılan bu çalışma sonucuna göre, 1/3 den az olmamak üzere mevcut sermaye ile faaliyete devam edilmesi, sermayenin tamamlanması için gerekli kararların alınması veya şirket zararlarının ortaklarca karşılanması suretiyle faaliyete devam edilmesi hususlarından birinin karar verilmek üzere genel kurulun tasvibine sunulmasının değerlendirildiği,
Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Karar Defterinin 2018 yılından itibaren incelenen kayıtlarında da, sadece 15.03.2021 tarihinde yapılan 2020 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında 637.799,82 TL olan 2020 yılı kârından geçmiş yıllar zararlarının mahsup edilmesinin öngörüldüğü, ancak bu öngörünün sermaye kaybının ve borca batıklığın düzeltilmesine dair bir tedbir olarak değerlendirilmediği,
görülmektedir.
Bunlar dışında Şirketin faaliyet gösterdiği binada kiralanan katların sayısının azaltılması, mevcut taşıtların satılarak Vergi Dairesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu nezdindeki şirket borçlarının ödenmesi, ücret ve huzur haklarında yapılan artışların düşük tutulması gibi tedbirler yönetim kurulu kararlarında izlenmekte ise de, bu faaliyetler Şirketin borca batıklık durumunu düzeltmeye yönelik tedbirler ile ilişkilendirilmemiştir.
Ayrıca 28 Ağustos 2012 tarih ve 28395 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’in 12’nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde “Şirketin sermayesinin karşılıksız kalıp kalmadığına veya borca batık olup olmadığına ilişkin tespit ve yönetim organı değerlendirmeleri” yıllık yönetim kurulu faaliyet raporunun “Finansal durum” bölümünde yer alması zorunlu hususlardan sayılmışken Şirketin 2020 yılı faaliyet raporunda bu değerlendirmeye de yer verilmemiştir.
Her ne kadar Şirketin ana faaliyet alanı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 23 ve geçici 24′ üncü maddeler ile Büyükşehir Belediyesi adına, hizmet alımı sözleşmeleri kapsamında çalıştırılmakta olan işçilerin Şirket bünyesinde işçi statüsüne geçirilmesi ve bu suretle Büyükşehir Belediyesine işçi teminine dönüşmüşse de, Şirketin bu faaliyetinin devamlılığını sağlayabilmesi Şirketin varlığını sürdürmesine bağlıdır.
Türk Ticaret Kanunu, sadece sermaye kaybının veya borca batıklık durumunun gerçekleşmesine yönelik tedbirleri öngörmemiş, “Riskin erken saptanması ve yönetimi” başlıklı 378’inci maddesinde;
“(1) Pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhâl kurulur ve ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda verir.
(2) Komite, yönetim kuruluna her iki ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa tehlikelere işaret eder, çareleri gösterir. Rapor denetçiye de yollanır.”
denilmek suretiyle şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin tespiti ve gerekli önlemlerin uygulanması hususunda yönetim kuruluna sorumluluk yüklenmiştir. Bu kapsamda Şirket tarafından arka arkaya gerçekleşen zararlar dikkate alınarak zarara sebebiyet veren uygulamalar gözden geçirilmek durumundadır. Bir taraftan sürekli olarak “şirket zararı” oluşurken şirket devamlılığının sağlanması sermaye artışı ile de mümkün değildir.
Yine, Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’in 13’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde “Oluşturulmuşsa riskin erken saptanması ve yönetimi komitesinin çalışmalarına ve raporlarına ilişkin bilgiler” yıllık faaliyet raporunun “Riskler ve yönetim organının değerlendirmesi” bölümünde yer alması zorunlu hususlardan sayılmışken, 6102 sayılı Kanun’un 378’inci maddesinde belirtilen komite oluşturulmadığından Şirketin 2020 yılı faaliyet raporunda bu değerlendirmeye de yer verilmeyerek Şirketin gerçek finansal durumu ortaya konulmamıştır.
Her ne kadar Şirket, borca batıklık durumunu gidermeye yönelik olarak yukarıda da belirtilen tedbirlerin yerine getirildiğini tekrar etmekte ve Şirketin 2022 yılı ilk üç aylık dönem kesin olmayan gelir tablosuna göre ticari faaliyetleri sebebiyle kâra geçmiş ve karlılıkta devamlılığı sağlamış olduğunu, yıl sonuna kadar kârlığın devam ettirileceğini öngördüklerini belirtmekte ise de; tutarları hakkında bilgi verilmeyen 2022 yılının ilk üç aylık döneminde gerçekleşen ve yıl sonuna kadar öngörülen kârın sermayenin kaybı ve borca batıklık durumunu giderebilecek düzeyde olamayacağı düşünüldüğünden değerlendirmemiz devam etmektedir.
Bu itibarla, Şirketin varlığını ve devamlılığını sağlamak ve 6102 sayılı Kanunda öngörülen düzenlemeler ile şirketin kendiliğinden sona ermesi veya iflasının istenmesi gibi ağır hükümlerin uygulanmasına yol açmamak için gerekli tedbirlerin alınması ve mekanizmaların geliştirilmesi gerekmektedir.